Pazar, Ocak 29, 2006

Canım...

Kavga etmek mutlu edebilir mi insanı,ediyor işte.Ne garip insanlarız biz,ya da ne garip aşıklar,ya da ne üthiş şeysin sen,en sıkıntılı anımda ve en çetin kavgada güldürebiliyorsun yüzümü.Tabi benim unutulmaz gaflarım ve dil sürçmelerimde işini oldukça kolaylaştırıyor.Sonra aynı şarkıda mutlu olup ve belki aynı şeyleri hissedebiliyoruz.Bırak dokunmanı,hayali bir öpüşün yada gülüşün küçük bir şoka yetiyor kalbimde.Sen benim kronik taşikardim oldun yani.
Bugün ilk nöbetin...Çoçuğunun ilk karnesini alacağı günün öncesindeki anneler gibi bende senle nöbetteyim kesin.
Seni sevmek çok güzel ve bir o kadar da vazgeçilmez sevgilim...

Cuma, Ocak 27, 2006

Özür dilerim

Dün yine seni çok kızdıracak bir şey yaptım.Her şeyi tabiki de yine seni çok sevdiğim için yaptım ama umarım bu son krizim olur.Sabaha kadar ağlamaktan uyuyamadım.Gözlerim şişmişti uyandığımda canavar gibiydim.Sevgi naılda çıldırtabiliyor böyle beni.Ben bile tanıyamıyorum kendimi bazen.Aslında biliyorum saçmalığını ve yanlışlığını ama denetleyemiyorum bazen düşüncelerimi.Dolunay falan mı var acaba?Malum beni çok etkiler bu süreç.Kurt kızlaşıyorum sanırım.
Ama ağlama krizimin annenin yanında olmasının en iyi tarafı tek asker fotoğrfını annenin bana vermş olması.Hi hi hi...
Kendimi oyalayacak bir şeyler bulmalıyım.Çok bunaldım çokkkk.

Çarşamba, Ocak 25, 2006

Nerde o eski kışlar

Sesini duyduğum zaman neden unutuyorum tüm kızgınlığımı.Gerçi ilk defa bu denli uzun sürdürdüm sessizliğimi.Ama işe yaradı sanırım.Baksana artık aramaların daha bir sıklaştı.Hem de kendi kendine.Ama garip şüphelerin biraz canımı sıkıyor doğrusu.Hala tanıyamadın mı sevgilini.Delidir doludur ama asla üzmez seni.
Hala kar duruyor.Tabi beyaza olan sevgim yavaş yavaş azalıyor.
Ayrıca tatilde uzamış bir hafta.Güzel ama bir hafta daha evde kalmak çıldırtıyor beni doğrusuOf unalım yine ya.

Salı, Ocak 24, 2006

Medayadan şoklandım

Bazen problem yaratmakta üsütme kimse yoktur diye düşünmeden edemiyorum doğrusu.Huzursuzluk iliklerime işlmiş sanki bugün.Yalnızlık hiç bu kadar derinden etkilememişti beni.Sonra yerine kızgınlığa bırakıyor hislerim.Bzaen haddinden fazla kaba olduğun bir gerçek.Tamam belki ben de gereksiz bir alınganlık içinde olabilirim ama yine de kızmamak elimde değil kimi hareketlerine.Aslında biraz düşününce seni de anlamıyor değilim,çok zor olmalı bu denli kısıtlanmak ama benimde sensiz grünmeyen duvarlarım var.
Evde olunca insan,hiç izlemediği programlara da takılabiliyor bazen.Türk kadınlarıyla ilgili izledikleri programlardan edindiğim genel izlenim,aslında hepsi şu meşhur dizi,çaresiz ev kadınları modunda.Hala inanamıyorum o balon modundaki afroditle,manyak sevgilisinin bir hayli hayran kitlesine sahip olmasına.Kdın nasıl aşağılanırı afrodit,nasıl çaresizdiri de Aliye den öğrendik zaten.Öğleden sonrası da bağıran ve ağlaşan bir kalabalığın dolduğu,superwomen sunucuların olduğu bir kuşakla geçiyor.
En iyisi gazete okumak dedim orada Reha Muhtar ın aşka ve cinselliğe duyduğu özlemin buram buram tüttüğü yazısına rastladım.Eee bu kadar medya şoku yeter bana bu günlük.

Pazartesi, Ocak 23, 2006

Sevgili my boss

Sevgili patronum,
Neden her içki içişinizde benim blogumu okuyorsunuz merak ettim doğrusu.Oysa o kadar iç açıcı değil çoğu zaman yazdıklarım.Yani neşenizi bozabilir.Yada ancah çakır keyifken çekiliyor bu blog.Ama söz ilk içişimde ben de size özel bir şeyler yazacağm.
Artı,o kadar da küçük değilim.Büyüdüm artıkın...
Bu gece ilk defa bu şehri bu denli sevdim.Her yer bembeyaz kar içinde.Sanki gökyüzündeki bulutları kırpmışlar da yeryüzüne gönderiyorlarTabi sabah olup insan pardon ayağı değince har şey ki bu güzellikte bozulup,çamura dönüşücek beyaz örtü.Keşke burada olsaydın bir tanem,tadını çıkarabilseydik beraber.
Çok sağlam kaynaklardan aldığım bilgilere göre şafak 114.Bizzat askerimin kendisi iletti.Hasret onuda vurdu herhalde,benden meraklı şafak saymacaya.
Yazmadan edemeyeceğim,uzun zamandır olmadığı kadat huzurluyum bu gün,her şey bir ayrı güzel,sevdiğim isanları görmek,onları evgisini hissetmek yaradı sanırım.

Pazar, Ocak 22, 2006

Yeni yıla merhaba,

Bulunduğumuz yılın ilk yazısı olacak bu.Uzun zamandan sonra ilk defa istek duyuyorum içimde yazmaya.Artık şafak saymıyorum,çünkü her gün çok daha ağır gelmeye başladı dünden.Pek çok şeyi özlüyorum onunla.Hala uzun bir zamanımız var kavuşmak için.Buluşabilmek için yaptığımız ttüm planlar bir dizi aksilik yüzünden hüsranla sonuçlandı.Şu sıralar tatildeyim ve oyalamak daha zor kendimi.İyiki bir işim var.Her ne kadar beni mutlu etmese de en azından oyalıyordu yalnız günlerde.
Samsun dan umduğum gibi tatlı anılarla dönemedim malesef.İlişkimize karşı çıkan bazı aile bireylerinin faaliyetleri orada da sürdü.Dönüşü yaklaştıkça sevgilimin ve aile faslı da iyice hissettirmeye başladıkça kendini korkum artıyor.Ondan vazgeçemem ben,ama ailem.Boynuma takmak istedikleri boyumda büyük sorumluluk halkasını düşündükçe kızıyorum onlara aslında.Geçmişte alıştırmanın verdiği bir kızım yapar duygusu bu biliyorum.Ve istemiyorlar onlardan uzaklaşmamı.
Allah ım,lüften herşey yolunda gitsin ve ömürlerimiz birleşebilsin onunla...

Perşembe, Ocak 05, 2006

ŞAFAK 130

Sanki günler geçmek bilmiyor.Seni çok özlüyorum.İçimden hiç bir şey gelmiyor.Yemek yemek bile.Kendi kendime depresyon tanısı koymak üzereyim.Ama tek antidepresanım var,sen.Döneceğin güne dair hayaller kuruyorum.Tıpkı senin dediğin gibi.Ama bazı günler işte böyle,ne yaparsam geçmiyor.Gün boyu tüm enerjimi harcamama rağmen,geceler gitgite daha da uzuyor ve beni hiç uyku tutmuyor.Sanırım sadece benim geçici melankoli nöbetlerimden biri bu.Çabık dön lütfen....