Salı, Aralık 21, 2010

GÖBÜŞŞ

Günler hızla ilerliyor.Artık hamiş göbeğime bakıp bakıp mutlu oluyorum..Şimdilik her şeyim gayet yolunda.Ancak ikili testimizi yaptıramadık.Sebebi ise son derece hareketli bir bebeğimizin olması..Doktorumuzun tüm uğraşlarına rağmen ense ölçümümüzü yaptıramadık.Anladığım kadarıyla doktorumuzda ikili taramayı çok da elzem görmediği için fazla uğraşmadı.Göründüğü kadarıyla her şey yolunda o yüzden üçlü tarama haftasında bakarız dedi.Ona da yaklaşık 2,5 haftamız kaldı.Aynı hafta cinsiyetimizi de öğreneceğiz inşallah.
Hamile kıyafetlerine gelince,henüz sadece 2 pantolon ve önceden aldığım elbiselerimi kullanıyorum..Önceden giydiğim kıyafetleri boşaltınca dolabım çok zavallı göründü gözüme.Diğer taraftan ne giysem diye düşünmek zorunda kalmamak güzel..Aslında bu konuda kafam çok karışık.Bu dönem çok fazla kıyafet almak mantıklı gelmiyor.Diğer taraftan da insanın moralinin de iyi olması gerektiğini düşünüyor,bu özel dönemde de bakımlı olmak grektiğini inanıyorum.Ancak Afyon da zaten seçenekler çok fazla değil.Klasik hamile kıyafetleri fazla cicili bicili..Ayrıca müthiş pahalı..Sanırım 4.Ayı doldurup normal kıyafetlerden uygun bedenlerde almak en doğrusu..

Cumartesi, Aralık 11, 2010

Adaptasyon..

Artık 13.Haftanın içindeyiz..Dolayısıyla 11-14.Haftalar arasında yapılan testlerimiz var.Down sendromuna yönelik bir tarama.Aslında geçen hafta pazartesi gittik ancak bebişimizin yüksek hareket kabiliyeti bir türlü doktorumuzun ölçüm yapmasına imkan vermedi.20 dakika boyunca hopladı,zıpladı,sağa sola döndü,kaydı ama hiç sırt üstü durmadı:)Doktorumuz bu böyle olmayacak siz cumartesi tekrar gelin dedi..Onu tekrar görecek olduğum için hiç dert etmiyorum açıkcası.Bir sorun olup olmaması konusunda şu an olumsuz bir şey düşünmek istemiyorum.Allah ım hayırlısını nasip eder inşallah..
Bu arada dışarda inanılmaz güzel bir manzara var.Her yer bembeyaz.Ve kar hiç durmadan yağmaya devam ediyor.Bugün doğum günüm ve yılın ilk karını gördük.Bebeğim kısmetse yaz bebeği olacak..Anne karnında ilk karını yaşadı ama.Dışarı bakıp yağan karı görünce zıplayan annesinden bir terslik olduğunu anlamıştır muhtemelen..Bazen karnımda olmasına rağmen fazla hareketli olabiliyorum.Sabahları powerturkle beraber oynayarak başlıyorum güne..Çok hızlı yürüyorum.Hatta geçen gün geç kaldım diye okula hafif tempo koşar adım geittim!!Sonra da kendi kendime kızıyorum..Karnıma bakıp özür diliyorum..Şaka maka göbüşüm çıkmaya başladı.Dışardan belli oluyor yani..3 ayda 1,5 k.lo aldım oda sanırım göbeğime yansıdı.Benden ay olarak daha önde olan arkadaşlarımın benim kadar göbeği yok.Ama kiloları benden fazla.Genelde aldıkları kilo vücutlarının geneline yayılmış.Benimse özellikle göbeğim büyüdü..Pantolonlarımın düğmelerini kapatmaya korkuyordum.İki hamile pantolonu aldım..Çok rahatlar ama normalde giymek istiyceğim türde bi şeylere pek rastlamadım.İçinde en rahat olduğum giysi elbiseler..Ama bu karda k..çım donar onlarla..Bakalım biraz daha ilerleyen aylarda alışveriş konusunu ele alırım herhalde..

Pazar, Kasım 21, 2010

bebiş...

Bu sefer ki uzun aramın hatrı sayılır bir mazereti var.Bugün itibariyle 8 hafta 6 günlük hamileyim..Sonunda dualarım kabul oldu.
İlk öğrendiğim andan beri ianılmaz mutlu ve heyecanlıyım.Aslında başlarda oldukça da tedirgindim.6.Haftada kalp atışlarını dinlemek için gittiğimizde rahimde bulunan damarlarımdan birinde genişleme olduğunu söyledi doktorum.Olası bir riskten söz etmese de düşüğü önlemek amaçlı kullanan bir ilaç yazdı.Bu da beni tedirgin etti.Ancak herhangi bir tehlike yaşamadım.Çarşamba tekrar kontrolüm var.Umarım bu kez içim rahat çıkarım.
Çok istediğim ve beklediğim bir durum olmasına rağmen ilk öğrendiğimde inanılmaz şaşırdım.Sanırım umudu kesmiştim artık:))Aslında hayırlısı ne zamansa o zaman olsun diye düşünüyor,ama tedavi yöntemlerini de araştırıyordum..
Çok sorunlu geçmiyor ilk aylar.Sadece reflümün de yarattığı sıkıntı ve zamansız gelen uyku ataklarım var:))
Umarım sağ salim kucağıma almak nasip olur bebeğimi.Ve isteyen herkes bu duyguyu onlar için en doğru zamanda yaşar..Çünkü benim hayatıma tam da en ihtiyaç duyduğum anda renk katti bebeğim.

Cuma, Ağustos 27, 2010

KÖŞEBAŞI ..

Aynı meslekte çalışıp iyi anlaştığımız bir kaç arkadaşımızla geleneksel buluşmamızı gerçekleştirdik dün akşam.Hepimiz farklı karakterlere sahip ama ortak noktada buluşmayı bilmiş kadınlar olarak güzel bir akşam geçirdik.Afyon u görenler bilir pek fazla oturulup hem lezzetli bir yemek yenilecek hem de tatlı bir sohbet edilecek mekan çok fazla yoktur.Tutulan bir kaç yer vardır onlar da genelde insanların birbirini zor duyduğu sohbetten çok bakışma amaçlı gidiilen yerlerdir.Sosyal yapı olarakda insanların ailelerin dışarda yemek yeme alışkanlığo pek olmadığından restoran kültürü pek gelişmemiştir.O yüzden Samsun dan ilk geldiğimizde babacımla yemek yiyecek yer bulamamıştır.Neyse ki İkbali keşfedip iki öğün müdavimi olmuştuk.Ancak son günlerde Afyonda da değişim rüzgarları esmeye başlıyor.Şehir merkezinden biraz uzakta İkbal Afıum adında bir alışveriş merkezi açıldı.Bildiğimiz çok katlı,kapalı alışveriş merkezlerinden değil de mağazaların ve restoran,kafelerin bulunduğu sokaklardan oluşan hoş bir mekan oldu.Pek çok farklı mağazada şube açtı.
Daha önce eşimle Köfteci Ramiz de oturmuştuk.Benim için çok da özel bir lezzet değildi açıkcası..Yani tekrar gitmek için tercih etmek istemem.Ancak herkesin damak zevki farklıdır.Giden arkadaşlarımdan memnun kalanlarda var.Ancak şubelerinin hiçbirinin merkezdeki yani Akhisardaki köftenin lezzetini tutmadığını da duymuştum.Dün akşam farklı bir deneyelim dedik ve "Köşebaşı" restoranı tercih ettik.Ve Afyon da yediğimi en lezzetli beytiyi yedim.Sadece kebaplar değil,servis de çok derece kaliteli ve hızlıydı.Daha sonra Köşebaşı nın ocakbaşı restoranlar içinde dünyanın en iyi 50 restoranından biri seçildiğini öğrendim.Menüden aklımda kalan Tarsusi Kebabı da en kısa zamanda denemek istiyorum.Eğer doğal lezzetinde kebap seviyorsanız bence denemeniz gereken bir mekan.

Perşembe, Ağustos 19, 2010

Geçen günler

Kaç gün oldu saymıyorum bile artık.Sinek gibi evin içine tıkıldım.Tabi bu bi nebze benim de tercihim.Çünkü hava inanılmaz sıcak ve ben su içmeden uzun süre dışarda kalmaya dayanamam.Evde bile 3 den sonra halsizleşmeye her şeyi birbirine karıştırmaya başlıyorum.Gerçi bir günüm bir günümü tutmuyor.Bazen son derece enerjik bazense miskin hissediyorum kendimi.Bugün iyi olduğum günlerden birindeyim neyseki.
Bugün kalkar kalkmaz evdeki bayat ekmek ve pideleri değerlendirmek için bir şeyler düşündüm.Ekmekleri çoğu zaman yaptığım gibi galeta unu yaptım.Pideleriyse akşama pideli kebap yapacağım.Bu sıralar de evdeki şeyler bitene kadar yerine ekstra bir şey almamaya,olanları kullanmaya çalışyorum.Zaten iki kişi olunca yemekleri de küçücük çorba tencerelerinde pişiriyorum.Ona rağmen öyle çok şey artıyor ki.Bu ayda israf insanın canını daha çok yakıyor.
Mutfakla uğraşmak dışında bol bol da kitap okuyorum.Ahmet Ümit'in Bab-ı Esrar' ı btirdim en son.Ancak çok hoşlandığımı söyleyemem.Sanırım ben Aşk' a benzeyen en azından üstünde onun kadar iyi kurgulanmış bir kitap bekliyordum.Bu kitapsa bana gerçekcilikten uzak ucuz bütçeli mistik dizileri çağrıştırdı.Şems-i Tebrizin kitabın baş kahramanı Karen ile diyalogları bazen gerçekten çok komik ve basitti.Bu konularda yazılan kitapların üzerinde bence çok daga fazla zaman harcanmalı.Tasavvufun herkesin üstünde kitap yazabileceği kadar derinliği olmayan bir konu olduğunu düşünmüyorum ben..
Elimdeki bir diğer kitap ise,İskender Pala,İki Dirhem Bir Çekirdek.Daha önce Katre-i
Matemi okuduğumi için çok incelemeden bu kitabı da almıştım.Eski dilden kelimeler içeren kitapları,o dönemin hayatını okumayı seviyorm.Suskunlar bu tarz kitaplar arasında dilini en sevdiğim kitap diyebilirim.İki Dirhem Bir Çekirdek ise bunlardan farklı.Günümüzde kullanılan bazı deyimlerin ortaya çıkışını anlatıyor.Anlamını bilmediği her kelime için sözlüğe sarılan biri olduğumdan keyifle okuyorum.
Ayrıca Mesnevi'yi de okumaya çalışıyorum.Daha doğrusu anlamaya.Gerçekten kavrayarak okumak istediğim için internetten bir araştırma yaptım ve Fatih Çıtlak ve Cemalnur Sargut'un Mesnevi ile ilgili çalışmalarına rastladım.Zaten her ikisinin de tavırları,bilgileri ve sunuşlarındaki mütevazilik beni hep etkilemiştir.Fatih Çıtlak Mesnevi üzerine bir radyo programı yapmış.Bunun ses kayıtlarını da dinleyerek okumayı planlıyorum.
Evett..Geçen günlerim bu ve bunun gibi faaliyetlerle doluydu.Umarım okullar başalayana kadar yeterince arınmış ve dinlenmiş olurum..

Çarşamba, Ağustos 11, 2010

ilk iftar sofrası..

Bugün ilk oruç.Dolayısıyla sabah mahmurluğuna benzer bir duyguyla dolaşıyorum.Abartıldğı yada benim korktuğum kadar delicesine bir açlık yada susuzluk krizine girmedim.Sadece yemek yaparken hem fırın hem de ocaktan yayılan ısı biraz sersemletti.İftar menümde ise;tavuklu şehriye çorbası,fırında köfte patates,pilav ve kesme kadayıf tatlısı var.Canım çokkk istemesine rağmen bu kadar şeyi yiyemeyeceğimi çok iyi biliyorum aslında.Ancak Ramazanda kurulan sofranın güzelliği ve keyfi başka oluyor.Hele bir de kalabalık bir davet sofrasında sevdiğin insanlarla olmanın hazzı başka.İlerleyen günlerde davetler de başlar.Zaten Ramazanın çoşkusu paylaşarak yaşanıyor.Umarım sadece mideleri değil,nefsimizi de terbiye ederek manevi yönü ağır basan bir ramazan yaşarız..

Salı, Ağustos 10, 2010

Eve dönüş

Ailemle birlikte geçen güzel günlerin ardından evimdeyim..Üstelik onlarla geçirdiğim tüm güzel günlere rağmen evimi ve eşimi özleyerek geldim.Çiçeklerimle uğraşmayı,mutfağımı,garip ama temizlik yapmayı,eşyalarımı ve en güzeli eşime sarılmayı özleyerek geldim..Her ne kadar bo..unu çıkarana kadar gezmeyi seven bir kadın olsam da şöyle bacaklarımı uzatıp oturmayı,dinginliğin tadını çıkarmayı özleyerek..
İnsanın bir süre sonra kendi yaşam alanına sahip olması bu sanırım.
Ayrıca onlarla geçirdiğim süre de sürekli insanları memnun etmeye çalışarak kendime verdiğim zararı ve önceliklerimi tekrar düzenlemem gerektiğini farkettim..Umarım uygulamada da başarılı olabilirim.

Perşembe, Temmuz 01, 2010




Uzun zamandır sinemaya gitmemiştim.Biraz da kardeşimin ısrarıyla geçtiğimiz hafta Perşembe günü bir arkadaşımı da alıp çıktık.Kardeşimin aklında farklı bir film olsa da benim tercihim onun da aklını çeldi ve “Uzaklara Gidelim” adlı filmi izledik.Ve hiç birimiz pişman olmadık.Komedi ve romantizmin harmanlandığı ama hiçbirinin diğerini bastırmadığı bir filmdi..Bebek bekleyen bir çiftin kendilerine yaşayacak daha iyi bir yer bulmak için eski bir Volvoyla çıktıkları yolculuğun hikayesi.Her durulan seçenek farklı bir hikaye sunuyor seyirciye.Kimi zaman matrak kimi zaman da son derece hüzünlü.Yolculukları esnasında gizli köşelerini de birbirleriyle paylaşarak bağlarını güçlendirirken,bebek bekleyen her ailenin kafasından geçebilecek çelişkileri birlikte çözmelerini izledik.İnsanın içini ısıtan,gününü aydınlatan filmlerden “Uzaklara Gidelim”.Film müziği Alex Murdoch tarafından yapılmış.Müzikler ayrı film ayrı bir keyif yaşattı bize.


Film fragman müziği için buraya


Yine vizyondaki filmlerden birini de dün evde izledim.”İlahların Aşkı”..Masal tadında ancak gerçek dünyada geçen ilginç bir aşk hikayesi.Bir gün İrlandalı bir balıkçının ağına takılan bir kadın her şeyi başlatır.Balıkçının küçük kızı onun deniz kızı olduğunda ısrarlıdır ve izleyenleri de bu masala inandırır.Daha doğrusu ben hala deniz kızı olması gerektiğini savunanlardanım.Sanırım yetişkin bakış açısına geçmeyi inatla reddediyorum.P.C. I Love You filminde de İrlanda ve İrlanda nın bağrından kopup gelmiş yakışıklılar gözlerimizi kamaştırmıştı..Tabi benim “gerçekçi” eşim “ben hiç böyle yakışıklı İrlandalı görmedim”, diyerek hayallerimi yıkmaya çalışmış olsa da.Bu filmde de muhteşem İrlanda manzaraları çıkıyor karşımıza.Bir de olayların yönünü değiştiren parça gerçekten muhteşemdi..Dinlemek için

buraya




Çarşamba, Haziran 30, 2010

GİZEM

Başkalarına da olur mu bilemiyorum?Ama benim başıma gelen ve pek fazla kimseyle paylaşamadığım bir şey bu.Belki de fazla duygusal,aslında bu duygusallıkda değil bence,(en iyisi biz buna hassasiyet diyelim)hassas olmamdan kaynaklanıyor.Zaman zaman hiç tanışmadığım hatta tanışmamın mümkün olmadığı kişilerin aslında gerçek dünyada karşıma çıksa son derece iyi anlaşabileceğim insanlar olabilecekleri fikrine kapılıyorum.Bu fikri bana verense,o kişiyle bir fotoğraf karesi,sözlediği yada yazdığı bir cümle,kendini ifade ediş biçimi gibi son derece basit ve bir insanı tanımakta yetersiz kalan şeyler olabiliyor.Sonrasındaysa içimi büyük bir merak alıyor..Merak ve tanıma arzusu.Tanışmak ve saatlerce konuşmak..Yaşama bakmak.Hayatı paylaşmak..Geçmişi ve geleceği konuşmak ..Belki ortak kırgınlıklar belki hüzünler belki de cıvıl cıvıl sevinçler bulmak..
Belki de yeryüzünde birbirinin ruh ikizi olabilecek(ki bunu karşı cins olarak yorumlamak da doğru olmaz) ancak birbirinden habersiz yüzlerce insan yaşıyor.Birbirini tanıma fırsatını yakalayamamış ve belki de hiç yakalayamayacak..Belli mi olur,eğer çok istersek hayat karşımıza gerçek insanlar ve gerçek dostluklar çıkarır..

Salı, Haziran 29, 2010

MANGAL GÜNÜ..

Bugün tüm okul mangal yaptık..Öğlene kadar aç kalmak,kokunun cazip gelmesi ancak iki parçayla tıkanmak,bir yakan bir donduran havada şifayı kapmak,temiz havadan mı yoksa açlıktan mı anlaşılmayan mayışmak ve leporta denen uyduruk içeçeğin yarattığı buruş buruş tat dışında her şey yolundaydı..
Birden kendimi mızmız çocuklar gibi hissettim.Ne nanemolla oldum ben böyle!!!
Tabi bu piknik olayı en çok çocuklara yaradı.Olan da peşlerinde koşan annelerine oldu tabi..
Bu arada tatile 1 gün kaldı ve Samsun a gitmeden önce birkaç gün kaçamak yapmayı gerçekten çok istiyorum.Aslında hiç bir amacın olmadan uzaklaşmak bile zevk veriyor bana.Yolculuktan zevk alıyorum.Yeni yerler,insanlar,tatlar..Farklı olanı görmek ve tanımak heyecanlandırıyor,yaşama anlam katıyor bence.Keşfetmek küçük yaşlarda sahip olduğumuz ancak zamanla vazgeçtiğimiz şeylerden..Umarım bu yönüm beni ömür boyu terk etmez..
Şu günlerde okuduğum kitapta yolculuk severlere göre.Buket Uzuner'in Yolda isimli kitabını okumaya başladım.Yedi hikayeden oluşuyor kitap.Yedi yol öyküsü ve yedi yerel yemek tarifiyle renklendirilmiş bir kitap.Zevkle okuyorum ve tavsiye ederim.

Çarşamba, Haziran 23, 2010

arap kızı camdan bakıyor..


Sanki Temmuz da değil de Ekim ayındayız.Dışarda durmadan yağan yağmur beraberinde sonbaharıda geri getirdi.Yaz yağmuru gelir geçer ama havayı pek etkilemez aslında.Oysa dışarda oldukça serin bir hava var.Tam yazlıklara yeni alışmışken,sabah dolabımın başında kalıverdim..Onu giyiyorum olmuyor,bunu seçiyorum içime sinmiyor..Hadi rastgele dedim giydim bişeyler çıktım.İyi ki onlarla yağmura yakalanmadım..
Ancak işin en kötü tarafı,edindiğim bilgiye göre şehrimi birkaç gün daha yağmur ve beni de kararsız günler bekliyor..

Pazartesi, Haziran 21, 2010

Hafta sonu kaçamağı..

Hafta sonu Antalya gezimizden güzel anılarla döndük..Arkadaşlarımız Alime(kendisi aynı zamanda Mutfakta Sanat blogunun yazarıdır)ve eşi İsmail bizleri harika ağırladı.Sıcaklıkları Antalya'nın sıcağını bile bastırdı:))
Cumartesi hep birikte Dedeman Aquapark a gittik.İnanılmaz eğlendim.Yüzme konusunda çok zayıf olduğumdan başta cesaret edememiştim kaydıraklara.Ama bir kere denedikten sonra korkum yerini keyfe bıraktı.Özellikle Black Hole isimli kaydırak harikaydı.Tabi deneyemediğimiz bir sürü şey de içimde kaldı..
İki günlük kısacık süre içinde arkadaşlarımızla geçirdiğimiz keyifli saatler haftaya bomba gibi başlamamı sağladı..Ayağımın tozuyla da seminer dönemini başlatmış olduk.Bugün sene sonu toplantımız vardı.Gelişen bazı konuşmalar neticisinde ben de kırgınlıklarımı dile getirdim.Karşı taraf haksızlığın verdiği eziklikle mi yoksa kaale almamasından mı bilinmez hiç sesini çıkarmadan dinledi döylediklerimi..İnsanoğlu işte,özür dilemek ne zor bizim için..
Bir de yeni bir karar verdim.Daha önce bir düğün fotoğrafımız izinsiz blogumdan alınıp farklı bir yerde kullanıldığı için bloguma hiç fotoğraf eklemiyordum.Artık fotoğraflarla zenginleştirmek istiyorum.Ancak bu konuda teknik desteğe ihtiyacım var:))Fotoğrafların üzerinde yapılan oynamaları (yazıeklemek gibi) nasıl yapıyoruz acaba???Lütfen bilenler bana ulaşabilirse sevinirim.

Salı, Haziran 15, 2010

güzel günler..

Haftaya güzel bir başlangıç yaptım..Cumartesi bir arkadaşımla buluştum.Biraz alışveriş yaptık.Harika bir pantolon aldım.Döklümlü bol kesim tam istediğim gibi.Ve elimde bulunan üstlerle kombin yapması çok kolay..Pazar günü ise saçlarımı boyattım.Yıllardır bakır ve kahve arası tonlarda kullanıyordum.Bu sefer bakıra iptal edip oldukça koyu bir kahveye döndüm.Ve gerçekten çok güzel oldu.Koyu renk saç kullanmak kesinlekle daha avantajlı.Hem daha genç ve canlı gösteriyor hem de az makyajla yüzünüze renk katabiliyorsunuz.
Haftanın güzellikleri hafta sonundan belliydi.Pazartesi bir telefon aldım ve çok sevdiğim arkadaşımın perşembe günü Afyon a geleceğini öğrendim..Cuma günü de biz yine çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı ziyarete Antalya ya gidiyoruz.Dedim ya bu hafta güzelliklerle dolu..Bakalım gelecek saatler ne gibi süprizlere gebe...

Salı, Haziran 08, 2010

gıcık bi yazı..

Bugün biraz dedikdu yapmak istiyorum.İnsanların arkalarından konuşmak her ne kadar yüzlerine söylenebilecek şeyler bile olsa doğru gelmiyor bana..
Ama karşına öyle insanlar çıkıyor ki artık bu kadarı şaka gibi geliyor..Birlikte çalıştığım sevimsiz şahsiyet de işte bu dünyaya fuzuli gıcıklık için gelmiş bi şahıs.İnsanlara tepeden bakmaya kendinde hak gören,sadece giydiği aldığı yani maddi kazanımları ölçüsünde kendini değerli hisseden bir insancık.Aslında hakkında düşündüklerimi okuyunca hiç de üzerinde düşünmeye yada kafa yormaya değmeyecek bir insan olduğunu çok daha iyi anlıyorum.Ama kapıda karşılaşırken bile burnunu havaya dikip yanından geçen biri insanın sinirlerini zorluyor doğrusu...
Her neyse ruhumuzu terbiye etmek ne kadar zor..Keşke karşımızda olumsuzlukları sadece bu hayatın basit bir parçası olarak görüp kendi içimize dönebilsek..Dün Mesnevi nin ilk sözü ile ilgili bir belgesel izledim.Öylesine duygulandım ve öyle irdeledim ki kendimi..Ney misali içimizi boşaltıp sadece Allah sevgisi ile doldurmak ve gelen her şeyi ondan olduğu için kabul etmek..Bunu yapabilecek güce ne zaman sahip olabilirim ki..??

Perşembe, Haziran 03, 2010

huzur

Bu günler hayatıma güzelikler getiriyor.Önce sevgili Noni nin süpriz hediyesini kazandım.İnanılmaz güzel bir yüzük ve buzdolabıma astığım kedicikli magnet..Hediyelerini gönderirken gösterdiği özen zarif kişiliğini de yansıtıyordu nonimin..İlk defa alyansım dışındaki bir yüzüğü böylesine keyifle takıyorum..
Ardından dün gece Antalya da oturan arkadaşlarımız bizleri okulların kapandığı hafta sonuna "misafirliğe" davet ettiler..Uzun zamandır görmediğim ve çok sevdiğim arkadaşımı görecek olmak beni çok sevindirdi.Üstelik mızmız aşkım hiç itiraz etmeden kabul etti teklifi..Herhangi bir aksilik çıkmazsa Allah ın izniyle Altalya yolcusuyuz..
Tabi bu arada üzüldüğümn şeylerde oldu.Okulda en iyi arkadaşımın eşinin tatili İzmir Alaçatıya çıktı ve taşındılar.Okulumda ruh olarak en yakın hissetttiğim insandan ayrılmak üzdü beni doğrusu.Ama bu durum okulumu iş yeri olarak benimseyip iş arkadaşlarımın kişiliklerinin eksik yönlerini görmemeyi ve sadece işlerime yoğunlaşmamı sağladı..Malesef yaş ilerledikçe insanlardan beklentileriniz düşüyor.Özellikle öğretmenlik gibi kutsal bir meslekte böyle insanların olması çok acı..
Neyse her şeye rağmen hayat yaşanmaya değer güzellkler vadediyor..

Cumartesi, Mayıs 08, 2010

bahar...

bir tarafta baharla birlikte uyanan kalbim,diğer tarafta gerçeklerle birlikte açılan gözlerim..Çelişkili duygularla merhaba dedim hafta sonuna..Farklı yaşamların hayalleri çeliyor bir tarafını aklımın.Kabuğuma çekilmek ,içime gömülmek gözümü kapatmak istiyorum..Olmuyor..Görmemek,duymamak,düşünmemek elimde değil.Farkedildikçe çirkinleşiyor yaşam.Varlığım anlamsızlaşıyor.Ne tat alıyorum ne de doyuyor ruhum..Oysa baharla birlikte yenilenmek,büyütmek içimdekileri,karışmak istiyorum yaşama..Ama tutukluyum..Ait olamadığım bir yere tutukluyum..
Oysa her şeyi farklılaştırmak için ne denli çırpınıyorum..Kendimi anlatabilmek,sevgimi gösterebilmek,paylaşımları artırabilmek ...Ama biçare,senin tek yaptığın benliğinin en ilkel yanını tutmaya çalışmak suyun üstünde..Artık umudum tükenmekte yavaş yavaş..

Cumartesi, Mart 13, 2010

egzersizz

1 haftadır düzenli olarak spora gidiyorum.Kendimi inanılmaz dinç ve huzurlu hissediyorum.Hareketler başlayınca günün tüm yorgunluğunu bedenimden uzaklaştırıyorum sanki..Stres,olumsuz tüm düşünceler beni terkediyor.Keşke çok daha önce başlasaydım..
Ve keşke daha geniş bir zamana sahip olsaydım.Okuldan 4 de çıkıyor eve geliyor,çantamı hazırlıyor,giyiniyor, dört buçukta tekrar çıkıyorum.17:00 de başlayıp 18:00 da bitiriyoruz.Sonra eve gelip duş alıp akşam yemeği için sofrayı hazırlıyorum..Gece de erkenden cupp yatağa..Üstelik bu yıl okulda da hiç boş anım yok.Gerçi bu da işimi gayet iyi yaptığımı gösterir ki hiç şikayetçi değilim halimden..

Perşembe, Mart 04, 2010

zor günler

Hayallerin yerine gerçekler alınca yaşam duvarına çarpıyorum son hız..Gönlümün bir yeri hep kaçış şarkıları söylüyor..İçimde biriktirdiklerim ufak bir kıvılcımla yangın olup yakıyor,dağlıyor..En çok kendime zararım.
Karmakarışığım bugün.PMS de olmanın etkisi de tartışılmaz tabi bunda.Ama benim asıl sorunum asla karşıya yetememekte..Neden yetmeye çalıştığımıysa bende bilmiyorum aslında....

Perşembe, Şubat 18, 2010

Perşembe, Ocak 21, 2010

alışşş---VERİŞŞŞ

2 kadın bir olunca cepte para kalmıyormuş..Giderken herkese birer hediye almak istedim.Bütçeye de biraz yüklendik tabi.Ancak ilk kez bir alışverişten kendime bir şey almadan döndüm:))
Ayrıca henüz pek varlığını hissetmediğim blog ahalisi:))
Kiğılıda inanılmazindirim var benden söylemesi...

Çarşamba, Ocak 20, 2010

yavuz dizdar

Akşam haberleri izlerken GDO ile ilgili bilgi veren bir doktor dikkatimi çekti.O sırada aynı zamanda bilgisayarda işlerimi hallettiğimden hakkında nette biraz araştırma yaptım.İsmi Yavuz DİZDAR..
www.dunyagazetesı.com adresinde yazılarını bulablirsiniz..Ben fikirlerini ve yazılarını oldukça beğendim.Tavsiye ederim..

BAŞLIKSIZ..

Yaşasın tatil..İki gün sonra okullarımıza kısa bir mola veriyoruz..Ben de bu fırsatı kaçırmayıp pazar günü Samsun a kaçıyorum..Kalabildiğim kadar kalıp biraz dinlenmek ve kendimi dinlemek istiyorum.Kafam da bir sürü şey var..İmkanlı imkansız mantıklı mantıksız hepsi beynimi kemiriyor.Durağanlık tekdüzelik kapana kısılmış gibi hissetmemi sağlıyor.
Belki de hayatın bir dönemden sonra herkese verdikleri aynılaşıyordur kim bilebilir ???

Pazar, Ocak 17, 2010

PARIS JE T'AIME



Yeni kararlar arifesindeyim..Öyle büyük değişimler değil bahsettiğim.Günlük hayatımın içinde renk katabilecek aktiviteler.Netleştiği zaman daha detaylı yazarım nasılsa.
Dün gece harika bir film izledim..Hani insanın bir parçası olmayı isteyeceği hayatlarla dolu filmlerden.Farklı insanlar,farklı hikayeler anlatıyor.Ortak noktası ise,aşk ve Paris..
Amelie ' nin yapımcısından.Tabi ki tatları farklı.Benim tercihim ise,Paris,Seni seviyorm...

Salı, Ocak 12, 2010

haftanın ardından..

Hastanelerle geçen bir haftanın ardından nihayet bugün tüm tahlillerim neticelendi.Hepsi gayet iyi.Dert etmemi gerektirecek her hangi bir sorunum olmadığını öğrenmek içimi rahatlattı doğrusu:)

Cumartesi, Ocak 09, 2010

Salı, Ocak 05, 2010

BEBİŞ...

bu hafta harika hayallerle başladı..Ardından hayallerim bir balon misali söndü üstümüze kapkara bulutlar kapandı..Hamile olduğumu düşünmüştüm.Düşünmek ne kelime inandım ve bir hafta yalancı hamilelik yaşadım.Beslenme,uyku,kıyafet hepsini olmayan bebişe göre ayarladım.Sonundaysa bunun hala sebebi meçhul bir gecikme olduğunu anladık..Doktorun yanında hüngür hüngür ağladım.Üstelik arkadaş tavsiyesi ile gittiğim güya pek iyi bir doktor..İlk dakkada hasta nasıl demorize edilir öğrenmiş dersini pekiyi ile geçmiş..Bir daha bildiğimden şaşmam..Belki Afyonda olanlar vardır eğer bir kadın doğum uzmanı arıyorsunuz benim bir numaram İsmail Teker..Güler yüzü,sabrı ve hastayı ciddiye alışı ve yaptığı espriler ile hem alanında uzman,hem de "insanlık"ta...Kendisiyle görüşmem sayesinde ruh saplığıma kavuştum.Her ne kadar alanları çok farklı olsada bence kadınlar hayatında vazgeçemediği bir kuaförü bir de jinekoloğu olmalı.Nede olsa ikisi de ömür billah lazım :))
Daha sonra düşündüm de belki de bebek konusunda çok acele ettim.Tabi ki bunda etrafımdaki insanların da payı büyük.Ama onlar işin bahanesi.Ben hayatıma renk katmak,bir şeye sahip olup onunla yeni bir başlangıç yapmak için istedim en çok..Şimdi düşünüyorum da ancak bir çocuğu büyütmeye hazır olduğumda onu kucağıma almalıyım.
Her ne kadar 2010 bana ilk kazığını ilk hafta dan attıysa da;hala umudum var..