Cuma, Aralık 22, 2006

en güzel anlatılanlar..

Karşılıklı geçip oturalım yatağın bir ucunda sen bir ucunda ben,iki profesyonel satranç oyuncusu gibi…”…
Savaş alanı ve kraliyeti beynimizde olan bir oyuna başlayalım…

Hamlelerini beyninde görebilmeliyim.
Ve sen görebilmelisin sana yenilmemek için savaştığımı…
Önce en basitliğini sıradanlığını tanımalıyım piyonlarınla…
Sonra kendine ördüğün duvarlarını, kalkanlarını…
Sonra sana ulaşmalıyım sonu ölüm bile olsa.
Sadece birbirimize bakarak,Kazansak birbirimizi ve kaybetsek kendimizi…
Yatağın bir ucunda sen bir ucun da ben...
(canıma..)

''yüzün yüzüme aksedince
yüzün ayna alnımda
yüzün uzun hüzünlü bir alınyazısı!''
İstediğin Gibi Yaptım; Artık Kalbim Yok!
Artık kalbim yok ağladığımda,
sanadüşündüğümde seni artık kalbim yok
seni anlatırken birilerine, atmıyor kalbim
atmıyor kalbim seni gördüğümde rüyalarımda
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok !
Küçük bir velede verdim onu, oyuncak niyetine fırlattım
attım doyursun karnını diye bir sokak köpeğine
suda sektirdim bir kiremit parçası gibi ve bekledim batmasını
bekledim batmasını
yanan bir geminasıl ağlayarak denize dökülürse
istediğin gibi yaptım; artık kalbim yok!
Artık kalbim yok
baktığımda eski resimlere
özlediğimde seni
arta kalmış bir kalbim yok!
YOK...
(KÜÇÜK İSKENDER)

Çarşamba, Aralık 20, 2006


Bir saatliğine mutlu olacaksanız, şekerleme yapın Bir günlüğüne mutlu olacaksanız, balık avlamaya gidin Bir aylığına mutlu olacaksanız, evlenin Bir yıllığına mutlu olacaksanız, bir servete konun Tüm yaşam boyunca mutlu olacaksanız, işinizi sevin...

ÇİN ATASÖZÜ



ODTÜ İşletme'nin deli ama çok bilge, hem en sevilen hem en nefret edilen profesörü Muhan Hocanın Strateji Yönetimi dersinin ilk saati öğretim üyelerinin bile katılımıyla geçer ki her senesi ayrı ilginçtir. Derslerinden birinden bir anekdot: Muhan Soysal tepegöze bir Picasso resmi koyar. Herkes bakar bakar ama tarzı zaten kübik olan sürrealist resimde sanatla fazla ilgilenmeyenlerin anlayabileceği çok az şey vardır. Bozuk perspektifli bir oda, sarı uzun saçlı yaratığa benzeyen bişey. Etrafında başka yaratıklar, yerde yine bir yaratık ve arkadaki şekli bozuk içi parlak dikdörtgenin içinde başka bişeyler daha.
5-10 dakka hiçbişey söylemeden sınıfı izleyen hoca, birazdan Picasso'nun resmini alıp Meninas'in bir resmini koyar. Bu resimde sandalyenin üzerinde oturan sarı uzun saçlı bir aristokrat kızının etrafındaki dadıları onun saçını tararken yerde köpeği yatmaktadır. Ve babası arkasından ışık sızan kapıdan kızını izlemektedir.
Ancak ikinci resmi görünce Picasso'nun resmindeki öğelerin ne olduğunu ve bu resmin Meninas'in tablosuna gönderme olarak yapılmış olduğunu farkeder tüm sınıf. Ve Muhan Soysal hiç unutamayacağımız dersini verir: "Hayatta hiçbirşey Meninas'in resmi kadar belirgin ve net değildir. İş hayatı gerçekleri size Picasso'nun resmindeki gibi şekil değiştirmiş olarak gösterir. Picasso'nun resmine bakıp, Meninas'in resmini görebilenleriniz başarılı olacak, diğerleri kübik şekillere bakıp yanlış anlamlar çıkarmaktan gerçekleri hiç göremeyecek."

Atasözü hariç bayıldım doğrusu:))

Perşembe, Aralık 14, 2006

KAFES..

Sabahları genelde iş yerimde kahvaltımı yaparken,maillerimi de kontrol ederim.Ondan sonrasında da zaten pek ilgilenmem iş yerinde internetle..Bu sahab gelen bir mail çok hoşuma gitti doğrusu..Belki mesleğimle ilgisi yüzünden önce enterasan geldi,sonrasındaysa içeriğini okuyunca çok daha hoşuma gitti.Çoçukların zekası ve dünyası hep dahiyane gelmiştir zaten bana..
Ekte bir resim var.9 yaşındaki bir çoçuk tarafından çizildiği belirtiliyor.Denizin üstünde bir tahtaravalli ve iki tarafında iki kafes...Kafeslerden birnin içinde bir kuş,düğerininse üstünde..Çoçuk resmi götürüp öğretmenine yorumlamasını istemiş..Sonrasıysa öğretmenin anlatımına göre şöyle..
Bana getirip "bu resim sana neyi ifade ediyor?" dedi. (Üzerindeki yazıyı yazmamıştı henüz) Bir şeyler söyledim, çocuğun bakış açısını düşünüp neler ifade etmek istediğini tahmin etmeye çalışarak... Ama verdiği cevap beni çok şaşırttı. 9 yaşının çok üzerinde bir anlayışla bana şunları söyledi.. " Kuşlardan biri özgür görünüyor, öteki de tutsak. Ama aslında ikisi de tutsak. Çünkü özgür olan uçarsa arkadaşı düşüp boğulacak!"
Resmin üstünde de şu yazıyor;"Her özgürlüğün içinde bir tutsaklık vardır"..
Bazen bi şeyleri kavrayabilmek için çoçuk gözünden bakmak gerekiyor yaşama.Çünkü onların alıcıları hala temiz ve her şeye açık..Saplantısız,önyargısız,öylesine yalın her şey..Elde ettiklerimize karşı bedel ödemeye de zaten büyüdükçe başlamıyor muyuz??

Pazartesi, Aralık 11, 2006

bugün benim doğum günüm..

Bugün benim doğum günüm..Ve ilk kez bu kadar sessiz doğumgünüm..Gerçi kutlama mesajları almdım değil..Tabi ilki ve en özeli sevgilimden geldi:)Keşke yanımda olabilseydi ama kısmet artık..
Bakalım akşam bana bir sürpriz hazırlanmış olacak mı??
Gerçi kardeşim bu konularda pek marifetli değildir ama bekleyip göreceğiz.
Sevgilimden bugüne kadar özel bir hediye hiç almadım ama merak ediyorum acaba sevgililer gününü bahane edip bi şeyler alacak mı?Yoksa sevgililer gününü kutlamak gibi bir adetimiz yoktur aslında.. O zamana alamamak için bir mazaretide olmayacak nasılsa..Ama yok bu adamda hediye alamamak gibi bi doğuştanm mazaret sözkonusu..Çok da önemli değil aslnıda.Benim için sevgi onun hediyelerinde gizli değil ki.Sanırım en çok bu yönümü seviyorum..Hayatta gösterişin hiç bir şey olmadığını bilecek kadar tok gözlü biriyim..Ve çok şanslıyım ki son derece dürüst ve içten bir sevgiliye sahibim..
Bu arada yaş 25 oldu..

Pazar, Aralık 10, 2006

:))


ARADI........

Vay be bu adam artık ilk adımı atmayı da beceriyor..
Neyseki barıştık....

kuruttun beni..



Bazıları kıskaçlıklarını direk dile geririr,örneğin ben..Bazıları da kıskındım demez onun dışındaki her hakareti sayar ve çıldırtır seni.Örneğin;sevgilim..Bir telefon sapığı yüzünden işitmediğim laf kalmadı.Nihayetinde kavga ederek kapattık telefonlrı ve hala ikimizd de tık yok..Hep alttan alan benim..Ama bu kez çok kırdı kalbimi.Onu seviyorum başta kıskanması hoşumada gitti ama tartışmada yansiyonu yükseltip bağırmaya başlayınca ben de de nabız yükseldi..
OFF ya ne güzeldi her şey aslında.Yarın da doğum günüm.Hem yanımda yok hem de küs gireceğim yeni yaşıma..
Ayrııca şu telefondaki sesten tahrik olan gerzekalılar hakkında ne zaman caydırıcı önlemler alınacak çok merak ediyorum.Gerçi bebeklere tecavüz edenlerin bile cezalandırılamadığı bir ülkede bunu düşünmem fazla burjuvaca bir bir davranış sanırım..
Neyse umarım en kısa sürede biter bu küslük ve barışıırız..
Çünkü onu çok seviyorum ve konuşmadan duramıyorum..

Cuma, Aralık 08, 2006

KALIYORRRR....

Gitmiyorrrrrrr.....!!!
Üstelik yine burada yanımda çalışacak..Ha ben gideceğim ama kısa bir sürelik...İşlerin böylesine yolunda gitmesine nasılda sevindim anlatamam...
Ama 2 hafta ayrıyız yine..Napalım artık bekleyeceğiz mecburen..
Aslında yalnızlık da bir başka güzel..
Serseriler gibi geziyorum sokaklarda başıboş..Eve geleceğim bekleyen yok nasılsa diye attım kendimi sokaklara.Uzun zamandır görmediğim herkese zaman ayırdım..Mağazalarar,vitrinlere baktım..Kendime ne canım isterse onu pişirdim,ne istersem onu izledim..İstediğim yatakta yattım,istediğim gibi miskinlik yaptım,bağıra çağıra şarkı söyledim,müzük dinledim.Avrupa yakasını elimde koca bir cips kahkahalar atarak izledim..Saatlerce aynanın karşısında tüm kıyafetlerimi denedim,kilo almışmıyım diye kontrol ettim:)
Bi tek alışveriş yapamadım kıyıpta parama..Artık o güdümü aldırdım sanırım.Bi türlü içime sinip almıyorum bir şey kendime.Ama etrafıma karşı da son derece cömertim..Anlaşıldı bu işe de bi el atmak lazım..Her ne kadar bizim ciksler kadar olmasada bi iki şey almakta zarar çıkmaz herhalde..Şu sıralar etrafımda böyle tiplerde çoğaldı.Dışardan bakınca müthiş hoş ,bakımlı kızlar,ama konuşmaya kalkınca şişirilmiş egolarından başka bi şey olmadığını görmek üzücü doğrusu..
İş hayatım da sevgilimin yokluğundan nasibini aldı tabi.Kendime işe adadım.Nerdeyse herkes çıkana kadar oralardayım..Ayy anlamıyorum ya her şey iyi hoşda bi türlü klasik öğretmen kalıbına giremedim ben..Gerçi ben öğretmen değilim.Ünvanımda öğretmen terimi geçsede,işim psikolojik danışmanlık..Ama hala her tanıştığım öğrencisiniz herhalde deyince sevinmem mi lazım üzülmem mi bilmiyorum...?

Perşembe, Aralık 07, 2006

kararlarımız...

belkide vermekte en çok zorlandığım kararım bu..Daha doğrusu kararımız..Farklı bir şehirde çalışma teklifi sundular sana.Sende bana surdun fikrimi.Daha doğrusu cevabı benim vermemi istedin.Öncelikle şunu söyleyim bu karar ikimizin olmalı ama olması imkansız..Sana gitme diyemem.Çünkü o zaman benim kararım olur.Burada yaşayacağın sorunların yükünü ben omuzlayamam.Vicadani olarak bakarsak olaya seni istediğin bir şeyden mahrum bırakamam.
Sana git dersem,ki yalnız dilim söyler bunu;bu benim kararım olmamaz..Benim ayrılıkla aram pek hoş değil.Ve ayrılığın getirisinin çokda iyi olduğunu düşünmüyorum..Evlenmek üzereyken yerimiz yurdumuz belli olmadan sürüncemede kalmakda cabası..
Ama bilmiyorum herkes kendi hayatını yaşamalı..Sana benim hayatımı yaşatamam..
Ben seninkini anlamaya çalışırım ama başarma garantisi sunamam..
Bu bir kırılma noktası mı aramız da??
Nasıl sana cevap verebilirim..?
Nasıl sevgiyi ayrıyken sürdürmenin acısını anlatabilirim..?
Neden hep ayrılıklar acı ve kopuş getirir..?
Şimdi seni aramam lazım...
Cevabım mı??

Salı, Aralık 05, 2006

Eskilerden bir resim,,yenilerde eski bir ayrılık..


Yine gidiyorsuz hiç bir şey bırakmadan
Ve ben bakıyorum son kez ardından
Eğer aşk buysa,sevgi buysa istemiyorum
Bu şehir sensiz yaşanmaz oldu
Dayanamıyorum
Hoşgeldin HÜZÜN..
Aramıza yine ayrılık girdi..Temennimiz her zamankiyle aynı.."son olsun"..

Salı, Kasım 28, 2006

sil gözünün yalnızlıklarını..

şu sıralarda da ne hikmetse her yerde karşıma samsun ile ilgili bir şeyler çıkıyor..ya biri samsun lu oluyorum ya okuduğum bir kitapda geçiyor adı yada dinlediğim bir şarkıda..Bir çeşit efsun mu ki bu.Sevgilim namı diğer nişanlım:) İstanbul da bir süredir.Ev arkadaşım kardeşimse arkadaşlarıyla takılıyor daha çok..Yani ben yalnızlıkları oynuyorum geceleri.Ama her gün arkadaşlarımla beraberim gündüzleri.Yine de insanın sevdiği uzakta olunca hele birde o denli çok alışınca bir yanı ayazda kalıyor sanki..Gerçi bizi gelecekte muhtemel uzun bir ayrılık bekliyor.Benim görevim nedeniyle bi süreliğine farklı bir şehire gitme ihtimalim oldukça yüksek.Bu arada hala bizimkinin iş durumu da netleşmedi..
sıkıntılı günlerimiz şu sıralarda yani..garip bir hüzün var yine içimde..belki de tek sebebi ayrılık yada bıkkınlık ayrılıklardan..
şu anda dinlediğim bir parça nasılda kabartıyor kalbimi öyle..gece yolcuları;hüzün..
hele de o başlangıç müziği var ya onu duyduğum an duruyor zaman..sonra Emre Aydın..Belki bir gün özlersin,kim dokunduysa sana ona git,afili yalnızlık...nasılda depresifim ben yaaa...
Bir de bana Samsun u anımsatan isimlerden bir Tamer KARAN ..Kendisi ile aynı üniversite mezunuyuz.İlk sahne aldığı yerde yine Samsun da bir bar.Ve pek sevmediğim meslek grublarından birine mensup..Doktormuş kendisi.Merak ettim acaba Rama da mı çımış kendisi..Özledim ben Samsun u,Samsun gecelerini yaaa...

Salı, Kasım 21, 2006

Medeni durumunun adım adım değişmesi

ben nişanlandım..böyle pat diye söylediğime kanıpta evlilik meraklısı yada hr fırsatta dile getiren gıcıklardan sanılmayayım.Çünkü çoğu kişiye söyleyemedim bile.Tam da bizim tarzımızda ailelerin arasında bi tanışma ve yüzük merasimi oldu.Kimse kafamdan dolarlar yağdırmadı ya da altınlardan yürüyemeyen gelin kızlardan olmadım..Ha tabi o düğünde olur biliyorum ama benim düğünümde de onlardan olmayacağım su götürmez bi gerçek.Yüzük için kuyumcuya gittiğimizdeki yüz ifademde bunun en büyük kanıtıydı zaten..Netcem ben altın yüzüğü bakışım sanırım uzun süre silinemez hafızalardan..
Neyse netice de bi şey değişti mi yok hayır.Daha bir rahatız tabi o ayrı.Ama ne svgim ne mutluluğum gölgelendi bu durumdan..
Şu sıralar en büyük sorunumuz sevgilimin iş konusu.Bi süre beklmede kalacak ve bu durumun onu ne kadar rahatsız ettiğinin farkındayım.Ancak elimden ona destek olmak ve fazla soru sorup bunaltmamaktan fazlası gemiyor ne yazık ki.Oysa onu üzgün görmek tedirginliğini hissetmek içimde oınu pışpışlayıp mutlu etme arzusu uyandırmıyo değil.Ancak bunun onu daha da baskı içine sokmasından korktuğum için elim kolum bağlı kalıyor..
Umarım her şey yoluna girer..
Neden hep mutlu olmayı en çok hakedenlerin işi daha zordur???
Yine de inancımı yitirmeyip olumlu açılardan bakmalıyım yaşama.Öyle ya hayat o kadar uzun değil..

Cuma, Kasım 03, 2006

Bu tam benlik,hatta demlenmelik..

İçimden bi şey geçiyor,nasıl söylesem
Daha adını koyamadım devamını bi bilsem
Bilirim bu hisleri korkarım kendimden
Aşığım galiba neden bilemem
Nereden ama bilemem
Aşığım söyleyemem
Durumlar tanıdık ama galiba henüz erken
İçimden bir şey geçiyor,nasıl söylesem
Devamını bi bilsem
Sabahlar olur mu
Bakarız çaremize döneriz kendi halimize
Uyku tutar mı şimdi bizi
MANOLYA
BABAZULA

Niye ki..

Sevgilim şu an bir partide ve ben evdeyim.Evet aynen öyle..o girişde paraları toplamakla meşgul yani eğlenmiyor.Yada ben öyle biliyorum.Her neyse ki önemli olan benim evde huzurlu bi şekilde oturup babazula eşliğinde kıpraşıyor olmam..
Kestane kebabımı da yemişim.Filmimide izlemişim.Sıcak çayda deminde nette keyif yapıyorum.Ve ne hikmetse hiç de düşünmek ve kıskanmak gelmiyor içimden.Nedir bunun adı ya..Yada bu güven çok mu ağır acaba bana...

Gökkuşağının altından geçtim hala göğüslerim var:))yalancılar sizi..

Sinekli memleketden selamlar size..Nedir bu dedirtip delirtecek kadar çok sinek var etrafta.Öylesine arsızlarki arada bir dudaklarımızdan öpücük almaya bile cesaret ediyorlar..Bolvadin in neyi meşhur?Kaymak mı..Hayır!!!Tabi ki sineği..!!
Uzun zamandan beridir ilk kez gökkuşağı gördüm bu sabah.Kş yüzünü göstermekte perde arsından.Hava hem kapalı puslu ve serin serin esmekte,hem de güneş göz kırpıyor ara sıra.Nasılda bir kaç film alıp eve kapanıp,sıcak çayımı demleyip,yanında kestane film izleyesim var anlatamam..Neyse ki günlerden cuma alayım bari 2-3 film gideyim evime..Keşke aşkımda olsaydı yanımda..Ama bu sıralar mecburi ayrılık yaşıyoruz..Annem yanıda da:)
Son günlerde coca ile ilgili pek çok spekülasyon var malum..Az önce en ilginç ve iğrençlerinden birine rastladım.Cola ya rengini veren "cochineal" isimli bir böcekten söz ediyor.İşin aslı ben cola sevmem ve içmem de.Zaten şeffaf olmayan şeylere karşıda pek güvenim yoktur.Şeffaflık derken renk değil tabi kastettiğim.Bunca yıl sır olarak kalan bir formül hiç mi işkillendirmez kardeşim insanları??Yada yurdumun tek paranoyağı ben miyim??İsteyenler bi incelesin bence..
Bide dün geceyi anlatmadan yapamayacağım.Aşkımla nihayet huzurlu bi kaç saat geçirdik başbaşa.Özlemişim sevgilimi..Bide evlilik korkum gitgide azalıyor sayesinde.Ve başbaşa kalmayı sevdiğim kadar sevemeyince hiç bişeyi evlenmek daha bir güzel geliyor gözüme..
Ayrıca "The saw 3" de girmiş vizyona..Ben ikisini pek sevmemiştim ama yine de bi görmek lazım..

Perşembe, Kasım 02, 2006

yenilikler..

yeni bir ev ve yeni bir işle,yenilkler katmaya başladım hayatıma..
insanlardan farklarımı,farklılıklarımı daha da ayırt ettirmeye başladı son günlerdeki düşüncelerim.
en azından tüm doğallığıyla yaşıyorum hislerimi.
hareketlerimin yönü ekseninde doğrularımın çok şükür.
sevgimde dürüst ve hile götürmez,katışıksız.
hem anlayıp hem de kıymetini bilene verecek hala çok şey var beynimde ve kalbimde
her daim bir kontenjanım boşda "dürüstçe" gelene
ve her daim ansızın terk edilme riski var hayatımdaki yalanların,yalancıların...
bugün ilk günüm olacak yeni işimde.daha doğrusu ek işimde..umarım her şey yolunda gider ve hem kendime,hem de insanların bana olan güvenini boşa çıkarmam..
günün en kötü kısmı ise okuduğum bir haberle geldi..17 aylık bebeğe tecavüz..nasıl bir beyin,vicdan ve açlıkdır bu cinselliğe duyulan..annesiyle birlikte olup,yetmedi bebeğe boşaltmak kalanı..annenin nasılsa geleceği bu şimdiden tatsın düşncesinden midir bu vahşiliği..asıl önemlisi o bebeğin iler asla onarılamayacak güvensizliği..nasıl bir felaket yaşadığını bilememeden girdiği şok..kim bunu düzeltebilir..ilerde bunu ona kim açıklayabilir..çocuklar acımasızdır..kim onu duyacaklarından koruyabilir..nasılda iğrenç bir dünyada nasıl iğrenç insanlarla yaşıyoruz bir arada aklım almıyor..

Cuma, Ekim 27, 2006

Samsun un kızları da güzeldir,pideleri de..

Netteki forumları okumaktan acayip bir keyif almaya başladım.Özellikle resimleri falan enterasan olan kişilerin yorumlarını incelemek çok zev veriyor bana.Farklı fikirleri sevmşimdir hep,farklı fikirler üreten insanlarıda.Ama işin keyifli tarafı dışardan izlemek onları.İşte bu da benim hastalıklı yanım.Çünkü detayları öğrenince hayal edecek şey kalmıyor..Tabi bu sadece aşk konusunda geçerli değil benim için.Çünkü aşkın ömrü 3-4 ay diyenlere inat aşığım hala.
Yine bu forumlardan birinde samsun konusunda ahkam kesenler vardı.Konu daha çok Samsun un kızlarında ortak fikre ulaşıyordu ama.Samsun un kızları güzeldir.Burdan itiraf ediyorum;evet güzelizdir:)
Bi de taşınma konusu var gündemimde.Yeni bir ev,yeni bir başlangıç.Baktık geçen gün beyefendiyle.Evimize ısınma turu geçtik.Tam not aldı bizden.Ayrılık iyi oluyor bazen ya..Özlemiş beni canım.
Onun gündeminde de yeni nir iş alanı mevcut.Bursa ya gidecek bir görüşmeye.Umarım her şey yolunda gider.Mutlu olmayı öyle hakediyorsun ki.Neyse ki iyimser bir günümdeyim.Bal damlıyor klavyemden..

Perşembe, Ekim 12, 2006

Fransa nın fransızı..

Fransa nın soykırımı kabul etmeyenlerin soyunun kırılmasını kabul etmediği bu günü yazmadan edemedim.Öyle ya demokratikleşme ve insan hakları adına bir ülke adeta düşünceyi yasaklıyor...Ve bunu sırf birilerini memnun edip,bizi cani ilan etmek için yapıyor..
Tabi bunun çözümü "Türk ün türk den başka dostu yoktur"deyişini hatırlayıp,mazinin tozlu raflarına kaldırmaktan geçecek bu kararı biliyoruz ama yine de boşuna elimizi yorup,kalemimizi suya sabuna dokunduralım dedik..
Umarım Fransa nın fransızı kalmaz hiç birimiz..

Kelime oyunu

AHMET
Tutku
Uzuv
Vücud
Dünya
Aşk(AHMET)
Kadın
Naz
Ziyan
Nefes
Sağlık
Kader
Rüya
Anlam(AHMET)

Salı, Ekim 10, 2006

gidişin ardından..

Gidenin ardından kadın..Kadının elinde bir kutu renkli şeker..Doktor amcaların şekerleri bunlar,şifalı olanlardan..Onlar dindiricek acısını ..Karşısında ayna,aynada giden sevgili.Gözleri buzdan sevgili..Yüreği yerinde olmayan,yüreği kadında ..Kadının aklında ölüm,giymiş adamın en sevdiği beyaz elbiseyi..Gelinler gibi olmuş hiç gelin olamayacak kadın..Yanında bir kadeh şarap,aşk kızılı,kan kırmızı..Gözleri donuk artık sevgili baksada göremez hiç bir şey ardında.Yalnızca bir derin siyah boşluk ve içte kalan bir çığlık.."GİTME"..
Artık şekerleme zamanıdır onun için..Ama önce doktor amcanın şekerleri.Kızların kaderi annelerine benzermiş derler ya,annesinin yadigarı bu şekerler..Aşk şarabıyla gelen mutlu son..Nasılda yakışır birbirine..
Uzanır sonra bir zamanlar sevgiliyle uzandıkları kanepeye..Okşar sanki onun elleriymiş gibi saçlarını..
Beyazlar içinde bir ölü kadın bekler giden sevgiliyi...
Beyazlar içinde bir kadın kaçar tüm acılarından...
Çalan zilin tiz sesi..Gelen misafir bilmez mi ev sahibinin gittiğini..
Kapının ardında acılı bir yürek..
Giden adamın dönen yüreği çalar zili..
İçinde sessiz bir çığlık.."DÖNDÜM,BIRAKAMAM SENİ"..
Kanepede beyazlar içinde bir kadın.."GEÇ KALDIN,BEN BOŞALTTIM ARTIK,BEDENİMİ,YÜREĞİNİ."

giderken..

Arkasına bakmamaya yeminlidir adam.Bir enkaz bıraktığını bilir ama çevirmez kafasına bir daha.Bilir ki eğer dönerse kalbi yenik düşer kalana.Biler ki bu gidişi içinde bi yerlerde istemiyordur oysa.Öfkelidir..Öfkesi kadının gözlerinde bitebilir ki o zaman kalır ardındakiyle...Ama o taştan prensdir.Erkeğe ne dönmek yakışır ne de yenilmek bir çift gözde sevgiliye.
Kapanan kapının ardında anlar kadın neyin çıktığını hayatından.Boşluğunun rüzgarında üşür,titrer dudakları.Akan her damla gözlerinden,ulaşır aslında adamın beynine ama bilir o artık bakmaz geriye.Yalnızlığına gömülür kadın.Kucaklar onu yeniden,döner ana rahmine.Ağlamak dindirir sızısını yaranın,ağlayamamaksa öldürür kadını..Bir kapının ardında iki yürek ağlar birbirine.Gitmek koşmak ister peşinden,tutup kolundan döndürmek geriye..Bir kez baksa gözlerime anlamaz mı,okuyamaz mı derinleri...
Artık gitmiştir ikiside birbirinden..
Yaşamlarından bir sevgili çıkmıştır.
Çıkan sevgilinin boşluğu bi süre titretir kalpleri..

Cuma, Ekim 06, 2006

Yazmam lazım..

ne yazsam diye düşündürten zamnalardan biri yine..Hani açsındır canın çeker de bi şeyi adı gelmez aklına,bu da öyle bi şey işte.Yazmak isteğine yenik düşüp,basıyorsun klavyenin tuşlarına.Ama herhangi bir öykün yok anlatmaya değecek.Yine de kendisi akıveriyor zaman gibi..
Ne anlatsam ki bugüne dair.Bende her şey olağan seyrinde nedense:))
Az önce iğrenç bi film izledim dvd de..Tipik bir japon korku filmi.Her yerden fırlayan uzun saçlı bi kız var ortada.Ve kim varsa öldürüyor kızımız.Nedir bu japonların kız,saç ve çocuk tutkusu.Bunla ilgili bi yazı okumuştum ilk Japon filmi "Halka" yı izleyince.Kadınlarla ilgili tuhaf bi inanıştan bahsediyordu..kadınlar ve büyüler..Çok da haksız sayılmazlar aslına bakılırsa..Nedense hak verdim onlara...
Eh işte yazacak bi şeyler bulduk yine gece gece..

Pazartesi, Ekim 02, 2006

Açım aç..

Ayyy...Şöyle bir göz attımda eski yazılarıma ne aşk böcüğü olmuşum ben öyle...İnsan azıcık da başka şeyler hakkında yazar demi?Ramazan gelip de aç kalınca aklım başıma yeni geldi.Aşk karın doyurmuyor diyenler ne de doğru kelam etmişler..Açım aç..Aşığım ama hala açım..
Sabahları simidimle krem peynirimi yemeden sıcacık ve inatla söylememe rağman katran karası gelmeye devam eden çayımı içmeden güne başlamak ne de zormuş.Hepsi bir yana o bölük pörçük uykular bir yana...
Tamam kabul bunlar işin zor yanları.Ama haksızlıkda etmemek lazım.Özene bezene kurulan sofralar,verilen davetler.Birlikte aynı sofrada olmanın tadı da başka.Yine de bundan nasibini almayan kazıkçı fırınlar,manavlarda var tabi..Hem de bi düzine.E onlar 40 ramazanda geçse iflah olmaz artık
Ha bir de ramazanda bari paylaşmayı hatırlayıp,sofralarımızda ve yüreklerimizde ihtiyacı olanlara da yer açabiliriz umarım..

Perşembe, Eylül 14, 2006

yazık ki...

aslında çoğu zaman en büyük haksızlığı kendimize yapıyoruz belkide...
haketmediğimiz şeyleri aslında hiç de hakkı olmayan insanlarız yapmasına fırsat tanıyoruz...
gözümüz mü fazla kara ne...
hayat mı yoksa aşk mı bu denli yaralayan...

Cumartesi, Ağustos 12, 2006

SONUNDA ANLIYORUM...AFFEDEBİLECEK MİSİN

Nasılda körmüşüm meğer...Sen sevgini göstermek için direnirken hayata,ben senin kalbini hep başkalarında bıraktığını sanmışım...Sana yalancı roller vermişim eski aşk masallarında...Herkesin beyaz atlı prensiyken benden esirgediğini düşünmüşüm sevgini...Oysa sen hep bize dair hayallerle süslemişsin günlerimizi...
Şimdi bir taraftan murluluğu var içimde sevgini hissetmenin,diğer tarafta acısı sana haksızlık etmenin...
Farkında olmadan kafamda kurduğum şeyler yüzünden hep haksızlık ettim sana...
Üstelik kendimede eziyet edip huzur vermedim çoğu kez aşkıma...
Oysa şimdi ilk kez bu denli inanıyorum geçmişten koptuğuna...
Ve ilk kez dün geceden sonra eminin yalnız kalbinde beni taşıdığına...
Seni çokkkkkk seviyorum...

Cuma, Ağustos 11, 2006

ŞANSIMA...

hiç bir zaman geçmişin kadar sevemiyeceksin beni...Hiç bir zaman gözlerin benim öyle uzaklara dalamayacak biliyorum...Hiç bir aşkın kadar mutlu etmeyeceğim seni...Hep senin için benden önce bir başka kaçırdığın fırsat olacak kafanda...Her kavgamızda dinlediğin bir parça benden koparacak seni...Ben senin için ne olduğumu hiç bilemeyeceğim...Buna rağmen ben hep seni sadece seni sevmiş olacağım...Sen ders aldığın aşkların yüzünden benden esirgeyeceksin sevgini...Benim sevgim senin ihanete uğrayan aşkların yüzünden intikamın olacak geçmişe...
Ben seni sensin diye yalnız sensin diye severken;sen beni yavaş yavaş kaybedeceksin kendi aşkım içimde..
Ne diyebilirim ki sana;senin şanssızlığın,benim aşksızlığım oldu sanırım....

Pazartesi, Ağustos 07, 2006

ne güzel seviyorum diyebilmek...

Okumadığını bilmeden yazmak ne de rahat bi şey...
Yine seni bekliyorum,
yemekler hazır,böreğin nar gibi kızarmış.
Bugün başbaşa kalabileceğimiz gidişim öncesi sayılı saatlerden nede olsa...
Hala ilk günkü gibi kalbim çarpıyor seni beklerken,
tabi sana komik gelecek bu biliyorum ama her düşündüğümde çırpıyor kalbim hala pır pır..
Ve sen en baştaki gibi sürprizlerle dolu gizemli adam...
Benim buz devrimsin sen,çaktırmadan seven ama hep kalbini açık unutan sevgilimsin..
Şİmdi karar veremiyorum aslında bu kadar güzel şey yazmışken sana okutsam mı acaba bunları diye?
Yoksa;
sen bi an aklına gelse,okusan,sonra da ta kalbinden gülüp bana "salak" desen:)
Ardından ansızın bi mesaj atsan yine,seviyorum diye...

Çarşamba, Ağustos 02, 2006

Neden ki?

Sen hep böylesin işte.Sevgini öylece önüme sermek yerine hep hissettirmeye çalışıyorsun.Ama benim içimdeki bu kuşku acaba bunun eseri olabilir mi?Yani sevgini haykıran mesajlarında bile burnuma gelen gizem kokusu.Kapılarını zorladığımı hissettiğin kalbine ve buny başaran sevgime duyduğun saygı;aşk mı?
Yada bana aşık mısın yoksa saygılı mı?
Yazdığın gibi,emeğime ve sevgime karşılık duyduğun saygı ve sevgi aslında mecbur kalmak mı?
Yoksa seni baştan çıkarmak mı yaptığım?
Yani sonunda serbest mi biıraktın dizginleri,inandın mı?
Ve mutlu etmesi gerekirken beni delice neden bu anlaşılamaz anlamama inadım...
Neden öylece basitçe sevemiyoruz birbirimizi..
Neden hep detaylara takılır aklım..

Salı, Temmuz 25, 2006

NEDENDİR??

Birbirimizi kazanmaya çalışmalarımız yada esirgediğimiz ilgimizi göstermemiz neden hep kırıldığımız anlardan sonraya denk gelir?
Çok mu zordur sadece içinizden gelipte sevdiğini söylemek.
Peki neden sevgilim o baygın sevgi dolu dikizlemelerini beni,tartıştıktan sonraya saklıyorsun.O bakışları nasıl sevdiğimi anlamadın mı yoksa aylardır?Anlatamadım mı yada benim küçük yüreğimin sadece bir tek bakışınla bile dolabileceğini mutlulukla.Bakışlarını yakalayınca üzerimde öyle ansızın utandım doğrusu.Çünkü bir önceki yazıma döküyordum içimi ve genellikle sitem vardı satırlarda...
Dünyanın bir tarafı büyüklerin oyunun da ölen,yaralanan ve yaşamından ansızın çıkan sevdiklerine ağlayan çocuklarla dolu.Bir tarafıysa;"acaba bugün hangi bikinimle boy göstersem plajlarda"tasasıyla yaşayan kadıncıklarla.İnsanlar çıldırmış sanki.Mahalle aralarında bile insanlar ellerinde bıçak birbirlerine saldırıyor.
Bu günü de geç saatlerde bunlardan biriyle kapattık.Yaşam gerçekten güçleşiyor artık..

SEBEPSİZ....

Sebebini bir türlü bilmediğim ve nedense inatla öğrenememin istenmediği şeyler oluyor etrafımızda.Belki yaşam hep böyle üç kağıtçı.Benimkisi sadece alışamamak yada alışmaya çalışmamak.
Memnuniyetsizliğim neye karşı bilmiyorum yine.Kendim,ailen,sevgilim,sevgim,kalbim....
Hepsi işbirliği etmişcesine yoruyor beynimi.Ve sanırım tatilin stresini atmak için bir tatile daha ihtiyacım olacak benim.
Artık yoruldu kalbimi intihardan kurtarmaktan beynim...
Yoruldum,duruldum,boğuldum...

Perşembe, Temmuz 20, 2006

Harika bir şeyler oluyor...

Vermesini bilmeden alamıyoruz hayatta.
Sevmesini bilmeden sevilemiyoruz.
Karşılık beklemeden yada hesap yapmadan yaşamadan mutlu olamıyoruz.
Ve belki de en önemlisi,onu tanımadan,karşına çıkmadan aşkı bulamıyorsun.
Şu sıralar her şeyler yolunda.Nazarlardan korusun hiç bir sorun yok aramızda.
Bir süre ayrı kalmak her yönden tavan yaptırdı aramızda.
Şimdi karşımda daha açık,daha sevecen,daha uzlaşmacı ve beni daha çok benimseyen bir adam var yaşamında.
Ve ne denli sevdiğimizi birbirimizi söylememe gerek yok sanırım...

Salı, Mayıs 16, 2006

BİTTİİİİİ ŞAFAKKKK

Evet;nihayet bitirdik askerliği...
Bu gece çıkıyor beyefendi.Ama yanımda ancak olacak.Olsun bu kadar beklemişim çok mu yani sanki alt tarafı 2 gün daha sayarız geriye..
Gelsin artık yaaa

Cumartesi, Mayıs 13, 2006

şafak3

Mucizeler yaratan kahramanıma yada mucizeme;
Seni nerden bilmiyorum ama öyle iyi tanıyorum ki bana kendini anlatmaya yada ispatlamaya çalışma emi..
Ben seni çoktan sevdim çünkü....

Cuma, Mayıs 05, 2006

şafak11

Zaman darlıyor gitgide...
Neler geçiyor ufacık beynimden...
Tüm planlar nasılda aynı şeye endeksli sadece.
Sanki deniyorlar bizi.
Sabrımızı,inancımızı..
Azaldıkça günler,daraldıkça zaman,yaklaştıkça sen,
geceler sanki karabasan,
her gece ayrı kabuslar başımda,
çabuk gel ne olur,kurtulmam lazım...

Cumartesi, Nisan 29, 2006

şafak 17

Nasıl geçirdim şu altı ayı bilmiyorum ama ildiğim tek şey;
Ben seni çok özledimmmmm....

Çarşamba, Nisan 26, 2006

şafak 20

Hata yaptığı kadar da kendini affettirmeyi beceren birinin sevgilisi olmak işin en güzel tarafı sanırım.En azından nasıl mutlu edileceğini biliyor yeni baştan...
Tabi onun çabasıda mutlu etmeye yetiyor seni..

Pazar, Nisan 23, 2006

şafak 23

Hep incelikler oldu incinmeme sebep.İnsanların sebebsiz kabalıkları,düşüncesiz patavatsızlıkları.Hayata karşı incinmeye hep daha müsaitim diğerlerinden.Hep verdiklerim daha fazla insanlara aldıklarımdan.Beklentilerim çok geliyor hayata ve hayatımdaki insanlara.
Sevmek zor;
Sevgiyi taşımak zor;
Tüketmemek zor....

Çarşamba, Nisan 19, 2006

ŞAFAK 27

Ne garip şey kimseyi kırmak istemezken kendinizin sebebini bile bilmeden kırılmanız kolayca.Karşılık veremeyeceğininz şeyler hissederken birileri sizin umutsuzca çırpınıp düzeltmeye çalışmanız işleri.
Belki bir zamanlar aynı hislerle sizde yaklaştınız imkansız birine.Ve o da aynı şeyi yaptı tıpkı sizin şimdi yaptığınız gibi bir aralar size...
Offf...Niye her şey böyle karışık olmak zorunda ki sanki..

Pazartesi, Nisan 17, 2006

Şafak 28

insnmıyorum ya geliyor....
Çok az kaldı çokkk...
bu arada yeni taliplerim var ama çok geç...
Tren kaçtı valla...
Artık hepsi kardeşş...

Cuma, Nisan 14, 2006

Şafak 32

Şu sıralar kara bulutlar dağıldı başımızdan nihayet..
İşler iyi duumda yani sevgilimle...
Yeni favorimse bir oyun.
Hem güzel zaman geçiriyorum,hem de stres atıyorum.
Aşkım da daha bir havasında artık.
Eeee biraz da kıskanç.Ama bu hiçde kasmadı beni doğrusu...

Perşembe, Nisan 13, 2006

ŞAFAK 33

Sarsıntılı geçecek son bir aya girdik artık.Beklemenin gitgide zorlaştığı günler bunlar.Artık tyaratıcılığımızın tıkandığı anlar.
Ve korkunun ve kuşkunun ağırlaştığı günler.
Ve bunların atılması gerektiğinin kendi kendine defalarca tekrarlandığı.
Toparlanma vakti yani..

Pazar, Nisan 09, 2006

SANIRIMMM

Bazen çok zorluyor her şey sabrımı.
Ya fazla sabır ve incelik beklentim yada normalden daha anlayışsız sevgilim.
Doğru ne bilmiyorum.
Doğruyu göremiyorum.
Doğrusu doğruyu görmek istemiyorum.
Korkuyorum gerçekten.
Sevmekten vazgeçmekten...
Yavaş yavaş tükenmekte sanırım gücüm.

Cumartesi, Nisan 01, 2006

Şafak 45

Doğumun yaklaştığı nerden anlaşılır dersiniz?
Cevap:Sancıların başlamasından.
Vuslat yaklaştıkça sanırım sancılarımız hisettiriyor kendini iyiden iyiye.Sabırsızlık artıyor,beklenti büyüyor.
Aşkın doğasından mı,kadını yaratılışından mı tartışılır ama garip bir huzursuzluk arasıra iğneliyor beyninizi.Dinginlik batıyor kuşkular başlıyor ardrada.Sonra yine güven gösteriyor yüzünü,kurtarıyor sizi.Yada artık iyice kanıksadığınız bir şeyler yaşamınızda,sevgilinize bağlanma sebepleriniz yada,tekrar vira demenizi sağlıyor onunla.
Seni sevdiğime hiç pişman olmam umarım.
Yoksa bu en büyük pişmanlığım olur...

Perşembe, Mart 30, 2006

şafak yanlış olmuş şafak 47

pardon 47:)

şafak 4

Tabiki de yin barıştık.Hallettik sayılır sorunlarıızı.Ama işte yine benim kuşkularım acabalarım başladı.Ya olmazsa,ya zamanla değişirse,ya biz gerçektende bibirimize uygun değilsek..
Offf..Offff

Salı, Mart 28, 2006

Yine mi

sorun yaşamayacak mıyız?
Tabiki de yaşayacağız.Bundan daha doğal ne var ki?Ancak sorun hala güvensizlikten doğuyorsa ben endişelenmye başlarım artık.Öyle böyle bir yıl içinde insan karşısındakinin sınılarını,sevgisini,sadakatini hala anlayamaz mı?
Bunca şeyi aşıp artık birbirimizi çok daha iyi anlıyoruz derken şu yaşadıklarımız bilsen beni nasıl üzüyor.Ben artık bunları aştığımızı sanıyordum.Tek sorunumuz ayrılık olsun istiyordum.Ama durum tersine döndü sanırım.
Tek derdimiz bu olsa keşke...

İtiraf

insanın önce kendine itiraf etmesi gerekiyor bazı şeyleri.Önce kendin kabulenmelisin ki insanlara anlatabilesin.O gücü bulabilesin içinde.Yalanlarla kendini mutlu ederek üyümüşsen benim gibi bu daha da zor.Kaybedecklerin pahasınada yanılabiliyorsun bazen.
Sevgiyi yaraladığında toparlamak zor biliyorum.Benim içinse yüzyüze gelmek çok daha zor.İlk defa elim kolum bağlı.Toparlayamam bazı şeyleri biliyorum çünkü.Bu bu sefer beni de aşar.Ama öncelikle kendimi toparlamakla başlamalıyım işe sanırım.Bunu başarırsam gerisi zaten kolay..

Pazartesi, Mart 27, 2006

ŞAFAK 50

Evet sevgilim glemedi malesef ama 50 gün sonra tamanem yanımda.Artık çzledim demeyeceğim özlem iyice yerleşti çünkü artık sadece sabırsızlık,heyecan var içimde.
Dün msn de görüştük.Sanki aradan onca ay geçmemiş gibi hep aynı sıcaklık aktı içimden.Aynı duygularla aynı özlemle tekrar baktım ona.O svdiğim insan.Hep aynı.
Ve anladım ki dönüp geldiğinde yıllar da geçse o benim hep en büyük aşkımmm...

Perşembe, Mart 23, 2006

malesef

Bugün yazmak istediğim çok şy var ama yazmaya gücüm yok.
En kötü olanı yazıp noktalamak istiyorum.O dört gözle beklediğimiz 3 gün olamayacak.İzin konusunda sorun çıktı.
Kötüyüm,mutsuzum ve daha neler hissettiğim bilmiyorum.

Pazar, Mart 19, 2006

YUPPİİİİ

Uzun zamandır bu denli huzurlu ve mutlu hissetmemiştim kendimi.Her şey nasılda zamanla yerine oturdu.Demekki tek yapmam gereken sadece sabretmek ve beklemekmiş.Onun beni kaybetmekten bu kadar koktuğunu ve bensizliğin onu nasıl üzeceğini duymak niye beni böyle ettiki.Yada bana artık aşkını sevgisini sınır koymadan göstermesi.Onla ilgili her konuda sınırsız özgürlüğe sahip olduğumu hissetemek.Her şey nasılda güzel!!!
Nihayet büyük buluşma gerçekleşti.Beyefendinin annesi ile annemi tanıştırdım.Garip ama orada da her şey gayet yolunda gitti.Sevgilim mutlu ben mutlu,hayat ne güzellll...
Artık zamanım başbaşa geçirmeyi istediğimiz 3 günü düşlemek ile geçiyor.Öyle çok özledim ki onu,onla geçenleri.Ve öyle sabırsızlanıyorum ki onla yaşayacaklarıma.
Öyle çok seviyorum ki seni canım.

Salı, Mart 14, 2006

YAŞASINNNNN

Evvetttt!
Harika bir şey oldu.Ay eğer içimi dökemezsem bütün gece uyuyamam valla.Sevgilimle karar verdik.Nisanda geliyor inşallah.Üstelik hiç kimse bilmeyecek.Yani 3 gün ikimiz başbaşa kalacağız.Hangisine sevineyim kimsenin bilmediğine yalnız bana kaldığına mı yoksa sırf bein için gelmesine mi?
Nihayet şeytana uydu aşkım,ama ne mücadeleler verdim onu baştan çıkarmak için...Aslında ben oraya gitmeyi teklif ettim ama pek sıcak bakmadı beyefendi artık 3 gün biz inzivaya çekiliriz:))
Eeee,olsun o kadarcık canım...

Pazartesi, Mart 13, 2006

bitanecim

Ne demeli bilmiyorum bu durumlarda ne serden geçebiliyor insan ne de yardan.İkiside iki ucu keskin bıçak.Bazı şyleri dışlayamıyorsun,doğuştan kaderin onlar yada doğuş sebebinBana verdiğin diğeri bana böylesine hissettirdiğin sevgini beni ve her şeyi kabullenerek gösterdiğin için seni her zamankindn çok çok çok daha çok seviyorum bi tanem.
Gelelim bugüne;kontörsüz kalmam işe yaradı herhalde.Meraktan mıdır nedir pek sıklaştı aramaların.

Cuma, Mart 10, 2006

Şans perisi

Sen benim hayatımdaki en büyük şansımsın..
Kendiden krkuyorum bazen.Uzaklaşmak istiyorum beynimden.İçindekileri susturmak,duymamak.Bana tahammül edebilen ender insanlardan birisin sen.Sana bunları yapmaya hakkım yok biliyorum,söyküyorum da sana.Ama sen inatla yanımda olmak istiyorsun,seviyorsun o hastalıklı yanımı sanki.Ömür boyu beni seveceğini söylüyor beni de mücadele etmeye zorluyorsun.Ama ben o kadar güçlü değilim.Değişemiyorum.
Artık karar vermem gerekli.Tabi sadece karar vermek de değil sana söz verdiğim gibi savaşmalıyım.

Çarşamba, Mart 08, 2006

nihayet

2 gündür sesini dahi duyamamak nasılda zordu.Nihayet bugün haber aldım.Askerlik zaten zordu birde denetleme,tatbikat derken iyice gerdi bu iş valla.Ben zaen tükendim de yazık asıl olan zavallı askerime oldu.Çok ama çok özledim onu.SAnırım en çok şimdi sabır ve anlayışa ihtiyacı var canımın.
Evet,en güzel haber ben İstanbul a gittim.Aşkımı ziyaret ettim.Sadece bir gündü ama olsun.Daha çok yolda geçti aslında zamanım ama onla geçen 5 saat öyle güzel ve dğerliydi ki.Başlarda sanki bir yabancıyı sokmuşum gibi geldi aslında.Alışmak biraz zor olacak sanırım gerçi biz kolay aşarız bunları,neleri atlatmadık ki.
Ama en kötüsü yazdığım o mesajlardan sonra onu karşımda görmek ve beyefendinin utanmazca bunları hatırlatması yüzümü kızarttı valla....

Çarşamba, Şubat 08, 2006

seni de seviyorum kendimi de

Dün saatlerce meajlaştık aşkımla.O da artık benim gibi yazmayı sever hale geldi.Üstelik bizimkilerkısa mesaj kapsamında da değil.Beni bir hayli özlemiş oluğunu mesajlarından da gayet net anlaşılıyordu.Tabi benimkilerden bahsetmeye pek gerek yok zaten.Ama kullandığı kelimelerin birbiri ardına geçen günlerde değişmesi,daha sıcak daha samimi ve sevdiğini daha çok vurgulayan şeyler yazması harika.Askrlik iyi geldi valla:)
Artık kendime bakmanın,aslında bu doğru kelime değil,zaman ayırmanın vakti gelmişti.Saçlarım,cidim ayrı bir özen istiyordu.Ve sonunda kaldırıp nadide organımı bu işleri halllettim.
Güzel kızım be,ışık var bende...

Pazartesi, Şubat 06, 2006

Geliyorummmm....

Evet;inşallah çok yanında aşkımın yanına gidiyorum.Bugün konuştuk yine.Sesini pek beğenmedim canımın.İyi olduğunu söylüyor ama hep geleyim mi deyince itiraz eden adam bu sefer hiç zorlamadan tamam gel demez mi?Kesinlikle yanına gitmeye karar verdim.
Bugün tuhaf bir şey oldu.Tuhaf değil aslında biraz ürkütücü.Sabah işe giderken servisle ufak çaplı bir kaza yaptık.Aslında büyüme ihtimali yükekti ama Allah korudu işte.Ve ben bir kere daha anladım yaşamın değerini ve sanırım onu ve pek çok kişiyi ne çok sevdiğimi.

Cuma, Şubat 03, 2006

Mesleki ayrımcılığa karşıyım, aslında,kişilerin okudukları üniversite,kökenleri,siyasi kimlikleri gibi özelliklerin her hangi biriyle sınıflandırılmasına karşıyım.Ancak geçen hafta ve bunun öncesinde yaşadığım bazı olaylar nedense doktorlara karşı antipati beslememe sebep oldu.Mesleklerine saygım sonsuz,aldıkları eğitimin güçlüğü,çalışma şartlarının zorlukları da malum.
Ancak son günlerde yaşadıklarımız nedense onlara karşı hayli kızdırdı beni.Sevgilimin hasta olduğunu belirtmiştim zaten.Gönderildiği hastanedeki doktorlar,akşama kadar acilde tutup,iki serum verdikten sonra,üç gün istirahatla geri yollamışlardı kışlasına.Ancak bugün abisi ziyarete gittiğinde durumunun iyi olmadığını göüp sevgilimi aynı hastaneye götürüyorl.Ve nedense aynı doktorlar bu kez hastane de yatması gerektiğini söylüyor sevgilim ve abisinin hatırlı dostlarına.Ey güzel mmeleketim ve memleketimin güzide insanları,nasılda pamuk ipliğine bağlı aslında yaşamımız.
Şimdi yapabildiğim tek şey onun aramasını beklemek ve bir n önce geçmesi için bu günlerin şafak saymak...

Perşembe, Şubat 02, 2006

Yeniler..

Bir iyi bir kötü haber var bugünlerde.İyi olan ben hastalandım tabi ki bu iyi kısmı değil bunu kullanarak ilişkimizle ilgili olumsuz fikirleri dile getiren önemli bir kaleyi de kırdım.Artık o da bizden yana.
Tam da bunun tadını çıkaracakken,kötü haber geldi.Sevgilim yaklaşık üç gündür yüksek tansiyon ve yüksek ateşden hasta yatıyor.Bugün acile gitmiş ve iki serum takmışlar.Akut bronşiti varmış üç gün istirahat almış.İyi olan sanırım sigarayı bırakacak.
Hastalığı süresince edindiğim en önemli tecrübe sevgilimin en çok bana nazlandığı oldu.Korktuğumu bilmesine rağmen ballandırarak,' ben çok hastayım,ölüyorum'diye mesajlar atması da bunun su götürmez kanıtı.
Her şeye,söylediklerinin yarısının abartma olduğunu bilmeme rağmen,yine de ona bir şey olacak diye gerçekten de çok korktum...
İyi ki hayatımdasın ve bir daha böyle şeyler yapma sakın...

Pazar, Ocak 29, 2006

Canım...

Kavga etmek mutlu edebilir mi insanı,ediyor işte.Ne garip insanlarız biz,ya da ne garip aşıklar,ya da ne üthiş şeysin sen,en sıkıntılı anımda ve en çetin kavgada güldürebiliyorsun yüzümü.Tabi benim unutulmaz gaflarım ve dil sürçmelerimde işini oldukça kolaylaştırıyor.Sonra aynı şarkıda mutlu olup ve belki aynı şeyleri hissedebiliyoruz.Bırak dokunmanı,hayali bir öpüşün yada gülüşün küçük bir şoka yetiyor kalbimde.Sen benim kronik taşikardim oldun yani.
Bugün ilk nöbetin...Çoçuğunun ilk karnesini alacağı günün öncesindeki anneler gibi bende senle nöbetteyim kesin.
Seni sevmek çok güzel ve bir o kadar da vazgeçilmez sevgilim...

Cuma, Ocak 27, 2006

Özür dilerim

Dün yine seni çok kızdıracak bir şey yaptım.Her şeyi tabiki de yine seni çok sevdiğim için yaptım ama umarım bu son krizim olur.Sabaha kadar ağlamaktan uyuyamadım.Gözlerim şişmişti uyandığımda canavar gibiydim.Sevgi naılda çıldırtabiliyor böyle beni.Ben bile tanıyamıyorum kendimi bazen.Aslında biliyorum saçmalığını ve yanlışlığını ama denetleyemiyorum bazen düşüncelerimi.Dolunay falan mı var acaba?Malum beni çok etkiler bu süreç.Kurt kızlaşıyorum sanırım.
Ama ağlama krizimin annenin yanında olmasının en iyi tarafı tek asker fotoğrfını annenin bana vermş olması.Hi hi hi...
Kendimi oyalayacak bir şeyler bulmalıyım.Çok bunaldım çokkkk.

Çarşamba, Ocak 25, 2006

Nerde o eski kışlar

Sesini duyduğum zaman neden unutuyorum tüm kızgınlığımı.Gerçi ilk defa bu denli uzun sürdürdüm sessizliğimi.Ama işe yaradı sanırım.Baksana artık aramaların daha bir sıklaştı.Hem de kendi kendine.Ama garip şüphelerin biraz canımı sıkıyor doğrusu.Hala tanıyamadın mı sevgilini.Delidir doludur ama asla üzmez seni.
Hala kar duruyor.Tabi beyaza olan sevgim yavaş yavaş azalıyor.
Ayrıca tatilde uzamış bir hafta.Güzel ama bir hafta daha evde kalmak çıldırtıyor beni doğrusuOf unalım yine ya.

Salı, Ocak 24, 2006

Medayadan şoklandım

Bazen problem yaratmakta üsütme kimse yoktur diye düşünmeden edemiyorum doğrusu.Huzursuzluk iliklerime işlmiş sanki bugün.Yalnızlık hiç bu kadar derinden etkilememişti beni.Sonra yerine kızgınlığa bırakıyor hislerim.Bzaen haddinden fazla kaba olduğun bir gerçek.Tamam belki ben de gereksiz bir alınganlık içinde olabilirim ama yine de kızmamak elimde değil kimi hareketlerine.Aslında biraz düşününce seni de anlamıyor değilim,çok zor olmalı bu denli kısıtlanmak ama benimde sensiz grünmeyen duvarlarım var.
Evde olunca insan,hiç izlemediği programlara da takılabiliyor bazen.Türk kadınlarıyla ilgili izledikleri programlardan edindiğim genel izlenim,aslında hepsi şu meşhur dizi,çaresiz ev kadınları modunda.Hala inanamıyorum o balon modundaki afroditle,manyak sevgilisinin bir hayli hayran kitlesine sahip olmasına.Kdın nasıl aşağılanırı afrodit,nasıl çaresizdiri de Aliye den öğrendik zaten.Öğleden sonrası da bağıran ve ağlaşan bir kalabalığın dolduğu,superwomen sunucuların olduğu bir kuşakla geçiyor.
En iyisi gazete okumak dedim orada Reha Muhtar ın aşka ve cinselliğe duyduğu özlemin buram buram tüttüğü yazısına rastladım.Eee bu kadar medya şoku yeter bana bu günlük.

Pazartesi, Ocak 23, 2006

Sevgili my boss

Sevgili patronum,
Neden her içki içişinizde benim blogumu okuyorsunuz merak ettim doğrusu.Oysa o kadar iç açıcı değil çoğu zaman yazdıklarım.Yani neşenizi bozabilir.Yada ancah çakır keyifken çekiliyor bu blog.Ama söz ilk içişimde ben de size özel bir şeyler yazacağm.
Artı,o kadar da küçük değilim.Büyüdüm artıkın...
Bu gece ilk defa bu şehri bu denli sevdim.Her yer bembeyaz kar içinde.Sanki gökyüzündeki bulutları kırpmışlar da yeryüzüne gönderiyorlarTabi sabah olup insan pardon ayağı değince har şey ki bu güzellikte bozulup,çamura dönüşücek beyaz örtü.Keşke burada olsaydın bir tanem,tadını çıkarabilseydik beraber.
Çok sağlam kaynaklardan aldığım bilgilere göre şafak 114.Bizzat askerimin kendisi iletti.Hasret onuda vurdu herhalde,benden meraklı şafak saymacaya.
Yazmadan edemeyeceğim,uzun zamandır olmadığı kadat huzurluyum bu gün,her şey bir ayrı güzel,sevdiğim isanları görmek,onları evgisini hissetmek yaradı sanırım.

Pazar, Ocak 22, 2006

Yeni yıla merhaba,

Bulunduğumuz yılın ilk yazısı olacak bu.Uzun zamandan sonra ilk defa istek duyuyorum içimde yazmaya.Artık şafak saymıyorum,çünkü her gün çok daha ağır gelmeye başladı dünden.Pek çok şeyi özlüyorum onunla.Hala uzun bir zamanımız var kavuşmak için.Buluşabilmek için yaptığımız ttüm planlar bir dizi aksilik yüzünden hüsranla sonuçlandı.Şu sıralar tatildeyim ve oyalamak daha zor kendimi.İyiki bir işim var.Her ne kadar beni mutlu etmese de en azından oyalıyordu yalnız günlerde.
Samsun dan umduğum gibi tatlı anılarla dönemedim malesef.İlişkimize karşı çıkan bazı aile bireylerinin faaliyetleri orada da sürdü.Dönüşü yaklaştıkça sevgilimin ve aile faslı da iyice hissettirmeye başladıkça kendini korkum artıyor.Ondan vazgeçemem ben,ama ailem.Boynuma takmak istedikleri boyumda büyük sorumluluk halkasını düşündükçe kızıyorum onlara aslında.Geçmişte alıştırmanın verdiği bir kızım yapar duygusu bu biliyorum.Ve istemiyorlar onlardan uzaklaşmamı.
Allah ım,lüften herşey yolunda gitsin ve ömürlerimiz birleşebilsin onunla...

Perşembe, Ocak 05, 2006

ŞAFAK 130

Sanki günler geçmek bilmiyor.Seni çok özlüyorum.İçimden hiç bir şey gelmiyor.Yemek yemek bile.Kendi kendime depresyon tanısı koymak üzereyim.Ama tek antidepresanım var,sen.Döneceğin güne dair hayaller kuruyorum.Tıpkı senin dediğin gibi.Ama bazı günler işte böyle,ne yaparsam geçmiyor.Gün boyu tüm enerjimi harcamama rağmen,geceler gitgite daha da uzuyor ve beni hiç uyku tutmuyor.Sanırım sadece benim geçici melankoli nöbetlerimden biri bu.Çabık dön lütfen....