Salı, Aralık 13, 2005

ŞAFAK167

Evettt...Artık gün saymaya başladım.Geriye doğru.Yani asker deyimiyle Şafak saymaca oynuyorum.Ve bundan sonra her yazım tamamen sana ithaf edilecek canım.Gerçi öncekilerin de yüzde doksanında sen vardınya neyse.Sarsıntılı bir öncü kavganın ardından,filmlerdekini aratmayacak bir istasyonda uğurlama sahnesiyle,en büyük asker nidaları etmesekte her ne kadar gönderdim sevgilimi.Öncesinde sevgi sözcükleriyle bezenmiş güzel bir gece geçti tabi.Sanırım bir tarafım şiddete çok meyillli benim,çünkü asıl kavgada anladım beni aslında ne çok sevdiğini.Şiddet de aşkın bir ürünü mü ne.Kabul;kendime bile inandırıcı gelmedi bu.İnsan;gidince uzağa yanıbaşındaki, sudan çıkmış balığa dönüyor bir süre,şuursuzca kendini dinliyorsun sanırım.Sadece bu.Ama ertesi sabah güne onsuz başlayınca özlem de hissettiriyor kendini inceden.Evin her köşesi eziyet.
Yine de tahminimden zaiyatsız geçiyor günler.Çünkü günde üç öğün arıyor sağolsun.Askerlik yaradı bizimkine.Bir de müthiş bir şap muhabbetimiz var ki akıllara zarar.Gerçi bunun bi de çukolata kadın ilişkisi vardı ama neyse...
Velhasıl kelam daha çok baştayız ama özledim seni be tombiş paşammm.

Pazar, Kasım 20, 2005

aslında

Hiç bu denli korkutmamıştı gözümü sevgi,yada hiç bu denli korkacak kadar sevemedim kimseyi...Yani tek sorun;
sevgi = korku = ZEYNEP

aslında

Neden???

Neden bu denli zorlaştırıyoruz her şeyi.Niye yalınlaşmasına izin vermedik sevgimizin.Ve niye bu denli kontrollü yaşamak zorunda bırakıyorsun sevgimi.Farkında değil misin her gün biraz daha boğuyor beni bu çember.Artık korkuyorum dokunmaktan sana.Gözlerimkaçıyor daha sık gözlerinden.Gülüşümü sanki ayıpmışcasına gizliyorum yüreğimden.Arayamıyorum bile seni doyasıya;boğulmuş hissetme diye kendini.Sesini bile duyamıyorum deli gibi ihtiyacım varken sana.Niye kendini sevdirmiyorsun ki bana.Yada niye aşka kurallar koymaya bu denli meraklısın sevgilim.
Bilmiyorum farkında mısın ama;sevdiğin o deli kız gitgide yitiriyor ışığını.
Sevgin öldürmesin onu tamam mı???

Cumartesi, Kasım 19, 2005

Bezgin Bekir...

Gökyüzü gri,yaşam yavaş ve aşk bir savaş renk katmak için yaşamımıza...
Havadan mıdır bilinmez vücudum harekete geçmiyor bir türlü nedense.Her şey ağır çekim bir film sanki.Beş günlük iş yoğunluğu nasılda yoruyor insanı.Asıl sorunsa beyin yorgunluğu.Bir tarafta uzaklaşmak zorunda olmak sevdiğinden;ki yanlış anlaşılmasından mecburi bir ayrılık bu;askerlik adında,diğer tarafta ardığın doyumu bulamak iş yaşamında.Yani en önemli iki faktör sekte vermekte şu günlerde.Eee,toparlamakta zor oluyor tabi ki kendimi bir anda.
Neyse ki hala umudumu kaybetmiş değilim.Ayrılığın ardında kavuşmak var nasılsa,iş konusuysa en fazla bir yıl daha yorar beni.Kıssadan hisse hafta sonu bezgin bekir modunda geçiyor yine.

Çarşamba, Kasım 16, 2005

boğuldum

Bu sıralar baya b,r sıkıntılıyım aslında.İş yerinde işler umduğumdan fazla bunaltmakta beni.Ama çokluğundan değil,yokluğundan:)Sadece şu sıralar bir iki seminerle rahatlıyoruz neyseki.
Sonra sevgilimi kısa bir süre sonra gönderecek olmanın verdiği his gerçekten berbat.Yirmi beş gün sonra gidecek ve tem yedi ay yok.Tabi bu sadece benim tahminim yani daha da uzun bir süre arayabilir onu gözlerim.Öyle işte....

Çarşamba, Kasım 09, 2005

tekrar

Hiç bir şey kolay değil yaşamda.Ve belki değeri zor olmasından hayatın.Bazı şeyleri atmak ne zor üzerimizden.Üstüme sinmiş is gibi bazen anılar ve her daim peşimde yankısı geçmişin.
Çok zor gelmeye başladı artık.İyi ki yalnız direnmek zorunda değilim bu sefer.Yoksa tüm bunlar bir yarı yolda bırakırdı beni sanırım.

Pazartesi, Ekim 17, 2005

Seçimlerimiz

Belki hata bu düşündüğüm ama kader dediğimiz şey bizim seçimlerimizden ibaret sanki.Yada topu kadere atmaya çalıştığımız her şey aslında bir dizi kararlar silsilesi.Sevgilimin dediği gibi hayatta her şeyin bir şifresi var ve yapılan eylem bir diğer taşı yerinden oynatıyor.
Belki çocukluğumdan itibaren acaba ile başlayıp hayalini kurduğum her şeyi yaşamamın sebebi de bu varsayımdan dolayı olmalı.Acaba yasak aşk nasıl bir şey?ACI...Acaba tek başına sorumluluk alabilmek ve ispatlayabilmek büyüdüğünü ne kazandırır sana?GÜÇ ve GÖZYAŞI...
Yada sırf merakdan da olsa istemek bir şeyleri,ilk öpücük,ilk beraberlik,ilk kavga,ilk yenilgi,ilk aldatış,ilk aldanış;yada istemek kendine bile çaktırmamaya çalışarakdan,güçlü ama zor bir sevgili,farklı bir ilişki,düzensiz bir düzen,kaygan bir zemin.
Ve bulmak şu anda yanında tam da istediğin yaşamı.Hayat bu sevgilim tamamen bizim seçimlerimiz,ve aslında tüm karmaşa bizim eserimiz.Sen ben istediğim için yanımdasın,ve biz biz istediğimiz için biz olduk.Tüm kavgalarımz yaşamayı sevdiğimiz için var,ve biz birbirimizi aslında hep istediğimiz için birbirimizin yaşamlarına aitiz.
İyi ki varsın....

Salı, Ekim 11, 2005

Yeni bi şeyler..........

Erkek olmak ne zor!Evet gerçekten de ne zor şey bu her şeyin üstesinden gelebilirim ayaklarında doaşmak.Sıkıntılarını içine atmak,paylaşmamak,zayıf görünmekten ödü koptuğu için sürekli başını dik tutmaya çalışmak falan filan...
Bazen tüm bunları yaptığı için ondan nefret ediyorum.Benimle paylaşmadığı şeyler olduğundan ona ve benim lanet olası bir cömertllikle her şeyi paylaştığım için kendime kzıyorum.Aşıkken aptalıştığım için ki bu cümle bir alıntıdır; aynada kendi kendime gülüyorum ve her ne zıkkımsa bu; üstesinden gelemiyorum!!!Sanırım artık duygularımı frenlemeyi öğrenmeliyim.Ve bugüne kadar kaçtığım her şeyi bir anda kabullendiğim için bu denli yelkenleri koyvermemeliyim.
Sevgili patronumun dediği gibi;bir süre koyuma çekilip aşkın tadına yavaş yavaş varmayı öğrenmeliyim.Ve sevginin getireceği her zorluğa karşı gözümde hazır bekleyen yaşları kurutmayıda başarmalıyım.
Sanırım yarın pardon bugün yeni bir başangıç olmalıııııııııııı!!!!!!!

Pazar, Ekim 09, 2005

işin aslı...

Hiperaktif olmanın zararlarını gayet mazbut bir sevgilin olunca daha bir net hissediyorsun ne yazık ki.Kıpırda biraz harekete geç , tamam bazen katlanamayacak kadar çocuklaşıyorum kabul ama manik saflarım nedense hep senin ilelebet sürecek olan depresif hallerine rastlıyor sanırım.Oysa sen de herkes gibi içinde bir çocuğa sahipsin biliyorum.Ki aramızda ki mevcut fiziksel farka aldırmadan yaptığımız deve güreşleri bunun en büyük kanıtı.Hııı;işte bende tam olarak bu anların biraz daha sarkmasını istiyorum hepsi bu.Senin her halini sevdiğim bir gerçek ama her halinin içinde beni daha da mutlu eden hallerini istememi de insani bencilliğime ver artık.
Ha birde dip not düşmeden edemeyeceğim doğrusu;lütfen biraz olsun senin için yapmaya çalıştıklarımı farket ve takdir etmeyi öğren.Ben de herkes gibi mükemmel değilim.Ama emin ol herkesden daha çok elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum,sanırım önemi olan da bu...

Cumartesi, Ekim 08, 2005

ayrılış

Devletin resmi makamlarında büyük adamların yaptığı çocuklukları anlamak zor iş doğrusu.Birilerinin yaptığı legoları diğerinin bozup senin arad güme gitmen de cabası.Eee,zor iiş makam mevki sahibi olmak tabi.Neyse sakıncalı sularda fazla dolaşmayalım...
Artık evde daha da bir kalabalığız.Kardeşim yanımda kalıyor.Eee bir de evimizin küçük çocuğu sevgilim var.O tabiki de daimi misafir.Keşke bu misafir hiç gitmese.Bu arada beyefendi;kendisi hakkında güzel şeyler yazmadığımdan pek şikayetçi.Al sana bir iki güzel söz seni seviyorum civcivim ve sanırım sana uzun bir süre daha tahammül edebilirim.Sadece kendi ellerinle içime saldığın kuşku tohumlarını ayıklamak biraz zaman alcak sanırım.Eee;işleri kolaylaştırmak da sadece sana bağlı.
En büyük değişimse iş konusunda oldu;iş yerim değişti.Ve buna ben ve iş arkadaşlarım çok üzüldük.My boss sevgili ilk yöneticim , dert ortağımız , kızlar tuvaletinin kadrolu duayeni , sanırım seni bile çok özleyeceğim...

Çarşamba, Eylül 14, 2005

Aile trajedisi

Ne zor şeymiş bir ilişkiyi aile bazına taşımak.Daha doğrusu sizden habersiz taşındığında oluşabilecek sorunlarla başa çıkmak.Sevgili yengem ve dayım sayesinde bende şu an aynen böyle bir problem yaşamktayım işte.Oysa ilişkim gayet problemsiz yürümekte.Ama bu son son gelişmeler belki bazı taşları yerinden oynatabilir.Gerçi sevgilim tahmin edemeyeceğim bir kararlılıkla yanımda.
Her neyse genel anlamda pek bir problemim yok yani.İş konusundaki belirsizlikse en rahatsız edici nokta.Üstelik bu bekleyi süresinin iyice uzaması ve kurulu düzenümüzün alt ist olması da cabası.Bu geçen zaman zarfında da kalbalk bir grubla çalışmanın,pardon,bir arada yaşamanın pek de benlik omadığını görmiş bulundum,tecrübeye sabittir.
Özel yaşantımdaysa kadın ile erkeğin doğasından ve bireysel farklılklardan kaynaklanan problemler haricinde sorunsuz günler geçirmekteyiz.Acaba sorun çıkmaması benim bir şeyleri kanıksamamdan mı kaynaklanıyor ya da alışmamdan,ya da sıkılmamdan.Hayırrrrrrrr,artık olumsuz düşünmek yok.

Cuma, Eylül 09, 2005

Bay negatif

Güzel güzel ve çok güzel geçen günler bıraktım arkamda.Şu sıralarsa tekrar dalgalanmaya başladım üstümden o miskinliği atmak istercesine.Görev yerlerimizle ilgili son dedikodularda iyce gerdi beni.
Bugün de son damla her şey yolunda derken yine sudan bir sebepten kıramız oldu birbirimizi.Bazen düşüyorum da bu tip küçük şeylerle uğraşmaktan büyük kavgalara direnecek gücümüz kalmayacak.En çok rahatsız olduğumsa her seferinde benim alttan almam ve onun çözüme yönelik her hangi bir çaba harcamaması.Aksine problemi tamamen benim üstüme yıkması da cabası.Oysa benim pek çok şeye direnmemin tek sebebi sadece onun güzel yönlerine sığınma isteğim.
Sanırım yapabileceğim tek çey beklemek ve görmek gelişmeleri.Yani her zaman ki gibi...

Salı, Ağustos 23, 2005

yine yeniden

Pek gönüllü olmasam da yine yeni bir iş gününe başladım.Yorucu bir günün geç biten gecesinin sabahında kalkmak her zaman ki gibi zor oldu yine.Geceleri ayrı kalma kararı almamıza rağmen beyefendi ve arkadaşları,daha doğrusu arkadaşlarımız gece “misafirimdi”.Pek de şikayetçi olduğum söylenemezdi aslında.Netice de sevdiğim insanlarla beraber güzel zaman geçirdim.Ama gece yine tatsız bitti benim için.Aslında beklentilerimi ayarlayamadığımın farkındayım.Yani beklediğim inceliğin onda olmadığını bile bile ısrar ediyorum.Kendi kendimize nazarımız değdi sanırım.Sulh dolu günler baya uzun sürdü tabi.Son zamanlardaki içtenliği pek çok şeyi değiştirmişti aslında.Belki bu kadar küçük şeyleri sorun etmeninde pek anlamı yok.
Bugün ilk tenis maçıma çıkacağım.Dolayısıyla heyecan ve endişe düzeyim had safhada.Üstelik yorgunum ve gerginim.Eyvahh;şimdiden ağlamaya başladım ben.Diyorum ben bu otuz yaş grubu erkekleri hatalı üretim,zor bunlarla uğraşmak.

Pazartesi, Ağustos 15, 2005

SÖZ.......

Geçen hafta uzun uğraşlar sonucu yazdığım şeyler internet bağlantısının kesilmsiyle kaydetemeden kesilince bir süre küs kaldım ekrana.Artık dönüş zamanı geldi sanırım.
Geçen hafta sonunu Eskişehir de geçirdim.Sadece kız arkadaşlarımın katıldığı dolayısıylada erkek arkadaşımın yanımda olmadığı bir geziydi.Çapkınlık yaptım demiycem tabiki de.Ama yapmak için uygun ortam bulamadığıma da eklemeden geçemiyeceğim.Şaka bir tarafa fırsat yakalasam ne yapardım acaba?Onu öyle çabucak unutabilir miydim?Bu soruların cevabını bulmam geç olmadı tabi ki de...Geçen günlerde geçmişe dair aldığım bir telefon ve benim yanıtım aslında gayet sadık bir sevgili bir olduğumu kanıtladı bana.Üstelik dün akşam , ilk göz ağrılarımdan birinden aldiği teklife verdiğim sert yanıtda perçinledi bu tezimi.Ancak arkadaşlarım ısrarla askerde olduğu sürede işlerin değişebileceği vurguluyor.Kabul şeytana uymaya meyilli olabilirim ama sevdiğim zaman metobolizmam alt üst oluyor benim.
Söz veriyorum kendime asla yaramazlık yapmayacağım artık.......

Çarşamba, Ağustos 03, 2005

Renkli ilişkiler...

Sevgili "patronum" bugün beni depresyonun eşiğine getirecek bir tez attı ortaya.Aşkların bittiği nokta alışkanlığa dönüştüğü yermiş.Bu dönemde aşk biter ama evlilik devam edermiş kendisine göre.Aslında hak vermiyor değilim.Ama hangi sevgi yada ilişki alışkanlık değil ki.Yada hayatımız aslında bir alışkanlıklar silsilesinen ibaret değil mi?Öyle olmasına alıştığımız için üç öğün yemek yiyor,evlerde yaşıyor,birlikte olmuyor muyuz?Yada daha da kötüsü sırf alışkanlık oluşturmak yada namı diğer düzen kurmak için evlenmiyor muyuz?İşte asıl sorunda burda başlıyor sanırım.Sırf alışmaya çalışarak yaşamak.Nefes aldırmamak karşıdakine.Bir kitapta okumuştum;'kadının en makbulü,erkeğin kendisi olmasına izin verendir' diyordu.Öyleyse ilşkinin en temizi de çiftlerin kendileri olmalarına izin veren sanırım.Bu yüzden ben,hem kendimi değişime zorlamamak hem de sevgilimi değişmek zorunda bırakmamak için biraz uzak tutmaya karar verdim bizi birbirimizden.Tabi ki fiziksel yada ruhsal değil bu uzaklık,sadece bazı köşelerini uzak tutmak ruhlarımızın birbirimizden.
Artık İlişkiyi Renklendirmenin 10 Yolu diye bir kitap yazarım yakında.........

Salı, Ağustos 02, 2005

Yine yeniden....

Uzun bir aradan sonra dün gece beraberdik yine.Araya ayrılık girince birbirimizin değerini daha iyi anladık sanırım.Hayatımızda kapladığımız yerde biraz daha iyi farkettirdi kendini.Aslında ayrıykende yaptığımız sıradan şeyler, bir aradayken nasılda farklılaşıyor.Daha bir tat veriyor sanki.Tek endişemse askerlik dönemi.Nasıl dayanacağım ben o kadar süre görmemeye onu.
Bir de iş konusu var kafamı karıştıran.Şu anda problem değil aslında benim için.Ama netice bu onun hayatının düzene girmesi için olması gereken bir şey.Ve onun sıkıntılı olduğunu bilmek beni de üzüyor.Gelecekle ilgili pek çok şeyi bu yüzden erteliyor;ertelemek zorunda kalıyoruz.Acele olmasına da gerek yok aslında ama bilinmeyen bir zamana ertelemek bir şeyleri hep tedirgin ediyor beni.
Annemler yanımdayken biraz daha anladım ona bağlılığımı.Ailem tabiki de özel ama o onlardan sonra yanında olmayı en çok sevdiğim ve en çok güvendiğim kişi..

Perşembe, Temmuz 28, 2005

Mola...

Yaklaşık üç gün önce annemler geldi ziyaretime.Annem ve erkek kardeşim.Sanırım iki hafta kadar bendeler.Tabi bu durum birileri için mekan değişikliğine yol açtı.İlk bakışta zor geldi alışmak boşluğuna.Eşyaların yerinde olmayışı,sesini duyamamak falan.Sonra şöyle düşünmeye başladım bu durumu.Biz aslında kısa süreli bir tatile çıktık farklı yerlerde.Ve kısa sireli bir süni teneffüs yaptırıyoruz ilşkimize.İyide geldi aslında.Yani ilgimizi daha çok gösterir olduk sanki ve daha fazla şeyimiz oldu konuşup paylaşacak.Aramaları daha ççok arttı.Ama hala süprizlerden yoksun bir adam...Bu onun kişiliği ve ben onu öyle kabullendim aslında ama yinede bekliyorum işte napimm??
Bu mola işi iyi oldu aslında ama şimdi tek bir soru var kafamda?Evlenince nasıl mola verilir ki?

Perşembe, Temmuz 21, 2005

Yolculuk

İçim kıpır kıpır.Bir neşe bir keyif ki sorma gitsin.Biliyorum ben,şimdilik manik safdayım.Herkes gözüme daha bir güzel görünüyor sanki.Ama içimde hep kaçma isteği.Uzaklara çok uzaklara.Ve korkuyorum dinlemekten bu sesi.Gidip gelememekten bir daha.Zamanında babam çok yorulmuştu bu gelgitlerimden.Acaba ne zaman durulacaksın sen diye meraklanırdı.Oysa uzaklaşınca yanından göz görmeyince gönül katlanır hesabı,pekde önemsemiyor nerede ne yaptığımı.Aslında bir bilse takılıp kaldığımı burada pek mesut olurdu herhalde.
Şehirlerin terminale yakın işlek caddelerini hep daha çok sevmişimdir.İnsan kokusu daha yoğundur orada.Hayat sanki izini daha çok bırakır.Ve akan ışıkları araçların yolculuğun kokusunu bırakır burnuna.Gel diye çağıran bir yer varsa bir de, dünyanın en lezzetli yemeğini koymakla önüne eş anlamdadır bence.
Anlaşıldı;bugün binip bir otobüse kaçmazsam ben baya bir aşmışım demektir sınırlarımı...

Çarşamba, Temmuz 20, 2005

Şımart beni..........

Hangisi daha zor,sevdiğine mi emin olmak,sevildiğine mi?Yada sadece yaşayabilmek mi ilişkiyi?Aslında daha net,doğal,sakin son günlerde ilişkimiz.Ama yitirmek,kaybetmek bir şeyleri korkutuyor beni.Zaten sevmek hep irkitmiştir beni.Ya benle ilgili bir şüphe varsa beyninin ve kalbinin bir köşesinde.Ve söyleyemiyorsa bunu bana.Ne saçma şey bu kadın olmak!!!Keyfini kaçıracak şeyleri zorla enjekte ediyorsun beynine.
Dün gece rüyamda sevgilimi gördüm.Elinde kocaman çiçekler ve kalpli mumlarla sürpriz yapıyordu bana.Eeee,dervişin fikri neyse...Artık beni şaşırtma vaktin gelmedi mi sence???

Perşembe, Temmuz 14, 2005

Girdap

Kendimi bir girdabın ortasında gibi hissediyorum son günlerde.Olaylar hızla gelişiyor ve bir kolumdan kapıyor beni dönence.Sonrasında çevirip çevirip,atıyor istediği yere.Bir bakmışım hoşnutum yalnızlığımdan,bir bakmışım yormuş beni yaşananlar.
Şimdilerdeyse son demini yaşamaktayım sarhoşluğumun.Evimde bir kalabalık,artık boşverdim herşeyi,evimdeki boşluğu özledim.Sevgilimi , onun kokusunu,gülüşünü,sataşmalarını özledim.İş yerinde bir kuru kalabalık,sakinliği özledim.Özgür Bey'in yokluğu bir boşluk,çıldırtan şakalarını bile özledim.
Düşününce önceki yıllarımda kendimi,ne denli alışkanlık oluşmuş bende.Önceden yoktu hiç böyle bağlılıklarım.Aynı yerde bu denli uzun süre tutunamazdım hiç.Evet,sandığımdan çok demek ki,küçük şehrin bana nimetleri...
Bir de küçük dileğim var bugüne dair,şöyle sarmaş dolaş bir dolaşmak sevgilimle bu şehirde.Tadını çıkarmak beraberliğin...

Çarşamba, Temmuz 13, 2005

Darkman

Neden anlamak istemiyor inatla,onu artık hayatımda istemediğimi.Sırf yeni biri var diye değil oysa onu istememem.Ben onu artık her ne şekilde olursa olsun istemiyorum yaşamımda.Evet,çok mutluyum ve çok seviyorum sevgilimi,ama bundan da ötesi beyfendi;ben artık seni hiçççççççç istemiyorum.Çünkü sen pek çok şey için çokkkkkkkk geç kaldın...
Umarım sevgilim beni anlar ve sadece gölgesi kalan bu adam,ilişkimde problem yaratmaz.Zaten yaratırsa da bu ilişkiye güven olmaz...

Salı, Temmuz 12, 2005

Felaket bir gün geçiridim dün.Günümün büyük bölümü kusmak,arta kalanı da bulantıyla savaşmakla geçti.Neyseki akşama hafifledi bulantı ve sancılar.Geçmişde yaşadığım hastalığı düşününce tekrar dönmek istemiyorum o günlere.
Akşam sevgilim geldi ziyaretime.Terasımda yıldızlar altında çok güzel bir gece geçirdik.Konuştuk,şakalaştık ve anlamaya çalıştık biraz daha birbirimizi.Tanınmak iyi mi yoksa zorlar mı ilşkiyi çokda bilemiyorum aslında ama anlıyorum şimdi neden bi türlü açamadığını kendini bana.Ve ben cevablıyım sorumu,en çok konuşabildiğim için seviyorum senle birlikte olmayı.......

Sahici....

Yaşamda hep erteliyoruz mutlu olma şansını.Her zaman önümüze yeni yeni şartlar koyuyoruz mutlu olabilmek için.Sonra bir bakıyoruz akıvermiş zaman ellerimizden.Ve sadece ertelediklerimiz kalmış yanımıza..
Olduğu şekilde kabullenmek her şeyi ve gerçekleri,zor geliyor hayallerle kurulu bir dünyaya sığınmaktan.Ve bir gün uyanıp tatağımızdan bakınıyoruz yabancı gözlerle etrafımıza.
Nerdeyim???
Hangisi sahici ???

Cuma, Temmuz 08, 2005

Yağmurun ardından doğan güneş gibi bizim kavgalarımız.Hepsinin ardından dahada bir güçleniyor ilişkimiz.Ve daha da bağlanıyorum ona.
Malum bir haftadır teyzemler bende.Bu sebepden ayrıyız geceleri.Ne çok alışmışım meğer ona....Tek başına sere serpe oturmak bile yetmiyor onsuz

Perşembe, Temmuz 07, 2005

Sadece

Sadece AN-LA-MA-YA çalış beni , kendini kabul ettirmeye değil.

Hayat Bilgisi

"Kaçan balık büyük olur" demiş büyükler doğrudur.Bir kez daha anladım kaçmanın ne derecede ehemmiyetli hadise bir olduğunu...
Bir diğer hayat dersi daha.Eğer tek başına üstesinden gelmeye alışkın bir kadınsan yaşamın,hayatına giren erkekler çokda omuzlamaya gönüllü olmuyor bir parçasını ağırlığın.Belkide taş devrinden brri genlerinde var olan bir erkeklik nişanıdır bu.Eee,kromozomlarına işlemiş bi kere tabi,kolay mı söküp atmak.Hikaye yani,metroseksüellik , ne zaman ki kabul ederler kaş yerine ruh inceltemeyi , o zaman takdir görecekler benden.......

Çarşamba, Temmuz 06, 2005

Erkeklere

Her zaman yanında kız arkadaşi varken gözü "başka" yerlere kayan erkeklerden nefret etmişimdir.Ve bi tarafdan da işin mantığını merak etmişimdir.Yanında sevgilisi yokken çapkınlık yapanları,parantez;çapkınlık,aldatmak değil,bi nebze anlıyorum aslında.Bide bazen öyle doğa harikaları çıkabiliyo ki karşınıza,bakmamak ne mümkün.Ama alalede kızlara da sirf sevgilin yanında diye bakılmaz ki...Her işin bi kuralı var,bak bana,sadece yalnızken yapıyorum bu zararsız göz gezdirmeyi..
Sanırım bu aleni bakışların ancak şöyle anlamları olabilir,1)Hala ipler benim elimde,dilediğimi yapabilirim.2)Hala kaçabilirim elinden3)Seni sinir etmeyi müthüş seviyorum4)En kuvvetli ihtimal ve sevgilim genelde bu sebepten yapar;bakalım beni ne kadar kıskanacak.
Evet kıskanabilirim bazen ama asla bir köpekten kıskanmadım sevgilimi...
İlgilenenlere duyrulur..........

Salı, Temmuz 05, 2005

NİHAYET

İlişkimize güvenim artıyor sanrım.Bazı şeyleri çözebildiğimizi görmek ve gerçektende inanmak başarabileceğimize en büyük ilaç oldu sanırım.
Beni anlayan bir sevgilim olması güzel tabi.Ama diğer insanları tanıyamamak gerçek yüzleriyle benim için hala en büyük sorun.Ama bir kaç gündür ilk defa böyle huzurla başladım güne.
Eee, ne diyelim,kem gözlere şiş...

Pazartesi, Temmuz 04, 2005

sitem

Bıkmadın içine atmaktan sorunları,ve biriktirip incitmekten, yormaktan ilişkimizi.Sanırım en iyi yaptığımız şey tüketmek...

Çarşamba, Haziran 29, 2005

Sabır,sabır...

Beni memnun etmek için elinden geleni yapıyor bugün.Ama içim öyle kırık ki ne yapsada gösteremiyorum istediğim sıcaklığı.Üstelik artık iyice korkar oldum atığım adımlar ve söylediğim sözlerden.Dolayısıyla ne kendim olabiliyorum ne de dürüst.En baştan gösterseydi bana güvenini , hiç uğraşmazdım bu şeylerle.Ve uğraştırmazdım onuda.Oyasa şimdi sonu olmayan bi yolda koşturmak benim ki...
Ama umudumu hala yitirmedim...

Sade,,,

Yaşamak istediğim şeyleri kabul ettirmeden önce,kabul etmem gerektiğini anladım.Sorunları konuşmak yerine susmaktan ne denli nefret ettiğimi de.
Dün yine huzursuzluğu taşıdım içimde.Ama bugün artık en değerli şeyin ben olduğumu ve her şeyin ben izin verdiğim için beni bulduğuna karar verdim.Artık gerçekten de istediğim şeyleri,gerçektende değdiği için yaşayacağım.Ve ilişkim için gerçekten de elimden geleni yaptığıma inandığım an işleri sadece oluruna bırakacağım.Çünkü güvenilmemek ve bunu hissetmek sürekli,benim kaldırabileceğimden çok daha fazlası...

Salı, Haziran 28, 2005

Yetinmeyi bilir miyim??

Ne desem bilmem ki?Nedir bu denli kafamı karıştıran?Yada huzursuz eden sinsice.Eksik mi kaldı bi şeyler yada yetmiyor mu sevgimiz?Yoksa sabırsızlığımın sayesinde aynı mı olacak gidişatı her ilişkininin.
Sadece şu sıralar sabır ve ilgiye ihtiyacım var sanırım.Sevdiklerimden dostlarımdan uzak olmak iyice yalnız kaldığımı hissettirdi bana.İçimdeki ışığı yitirmekten öyle korkuyorum ki.....

Cuma, Haziran 24, 2005

sana....

Neden sanki beni olduğum gibi kabullenmekde bu denli zorlanıyorsun.Neden sevgiyi biçmlendirmek bu denli önemli.Yaşam ve aşk hep kontrol altında mı tutulmalı.Sınırsız,geçmişsiz ve geleceksiz bir sevgi olamaz mı?Önceki yaşanmışlar çok mu etkili bugünümüzde.
Ben en çok seni sevdim ve en çok sen kırdın beni.Belki farkında değilsin ama...

Sana;

Sana söylemek istediklerim bu yazılar...
Neden beni bu denli törpülemeye çalışıyorsun ki?Çok mu zor beni olduğum gibi kabullenmek.Sormadan tanmaya çalışmak.Hırpalamadan kabullenmek.Sevgiyi yıpratmamak.Olayları kontrol etmeye çalışmakdan vazgeçmek.Ve yaşadığım her şeyin beni ben yaptığını anlamak...

Perşembe, Haziran 23, 2005

Asla,"asla" deme!!!

Asla yapmam dediğiniz bi şeyi yaptığınız zaman hissedeceklerinizi maddelersek;
1)Sabah uyandığınızda çokda köklü bir değişim olmadığını görürsünüz hayatınızda2)Neden bekledim ki diye kızarsınız kendinize3)Duymayı umduğunuz pişmanlıkdan zerre yoktur içinizde4)Bugüne kadar hep "asla" larla kandırıldığınızı farkedersiniz birilerince.
Hep kadın olmanın en büyük şansım olduğunu düşünürdüm.Oysa bugün okuduğum bir gazetede en büyük şansımın eğitimli ve kendi gelirine sahip bir kadın olmak olduğunu farkettim.Ne acı...
Gelelim hayatıma;benim tabirimce "küçük evlilik oyunumuz"gayet yolunda.Ama bu gidiş beni evliliğe yakınlaştırmak yerine,onsuz dahada rahat yaşanabileceği fikrine itmekte.
Bir iki gün sonra yazılarımı okuyunca,kendimi Ayşe Arman moduna girmiş hissediyorum doğrusu.Ve yaşamımda gitgide örtüşmekde onunla.Ama bu küçük şehirde onun kadar rahat durabiliyorsam yaşadıklarımla insanların karşısında,helal olsun bana valla.
Evettttt;koca bir dondurmayı hak ettim sanırım.

Çarşamba, Haziran 22, 2005

Aşığımmmmm

Nasılda hızla ilerliyor böyle herşey.ÜSTELİK BEN DELİ GİBİ KORKARKEN.Artık iyice çıplağım karşısında.Uzun zamandır açmadığım,açamadığım tüm köşelerim önünde.Darmadağın çekmeceler.Yaralarım kan sızdırmakta.Ve merhem elleriyle o,usul usul dokunmakta yaralarıma.
Seni seviyorum canım.

Salı, Haziran 21, 2005

Ek-1

Daha önce yazılmış çamşır-erkek ilişkisine ilişkisine ilaveten...Meğer bizim tahminler litaratüre geçmişde haberimiz yokmuş.Geçen hafta kuaförde okuduğum bir gazetenin "kadınsı" ekinde aynen şöyle yazmaktaydı."Beyaz slip demode oldu".Beyaz dar slip giyen erkekler de..!Eeee,artık fazla söze gerek yok herhalde.
Gelelim bendeki gelişmelere.Her şey anormal derecede normal gidiyor.Aynı sevgili gibiyiz valla.Normal insanlar gibi yaşamaya başladım yani.İnsanlaşıyomuyum ne?Bide yeni yeni dank etmiş olacak ki eskinin tüm kırıntılarını arayıp,ayak bağı olmamalarını da sağladım,ama bi kısmı hala açık kapı bırakmakta ısrarlı.E haklılar tabi,bazen hava değişimi her derde deva olabiliyo demi???

Pazartesi, Haziran 13, 2005

Meraklısına;

Hani vardırya kendi "genelini" sır gibi saklayıpta,milletin "özeline" sarkanlar..Tenhada yapıpta,gün ışığında söyleyeni ayıplayanlar;müjde, artık ben o özel hayat hakından vazgeçtim.Son günlerde sadec iki kişi hayatım.Felaket aşığım ve müthiş mutluyum.Ben ki sadece 3 gün kullanınm süresi veren aşklara, artık delicesine aşığım...Aşkla barıştım belkide.
Sabrıyla,sadakatiyle ve sevgisiyle,deliliğiyle beni kendine bağlayan adam,,,Seni cidden çokkk seviyorum....
Ve umarım o çok istediğimiz şeyi yapacak gücü en kısa zamanda kendimde bulurum.......

Perşembe, Haziran 09, 2005

inanamıyorum.

İlk defa karşıma bu kadar abırlı bir erkek çıktı.Tüm aksiliklerime rağmen bana karşı son derece anlayışlı.Ve bende o coll kadın havalarından taviz vermeyi hiç düşünmüyordum.Taki bir şarap gecesi düzenleyene kadar....
Tabi zavallıcık bir anda afalladı.Sürekli gülen ve inanılmaz rahat bir insana dönüşüverdim.Ve tabi bir o kadar da çenesi düşük.Üstelik ne derecede abuk sabuk şeyler anlattığımı da hatırlamıyorum.Ama sevgilim gayet mutlu uyandığına göre şarap hala etkili bir aşk içeceği olmalı...

Pazartesi, Haziran 06, 2005

neydi şimdi bu?

Garip durumlar malum hep beni bulur.Olmaz dediğim bi şey,olmaz dediğim biriyle olmak üzere.Aslında bu durumdan öyle çokda huzursuz değilim aslında.Velhasıl kelam daha tuzum kuru,ağzım yanmadı ya sonuna kadar giderim artık..
Geçen gün bizim kızlarla harika bir teoride bulunduk.İç çamaşırından erkek analizi.Belki komik gelecek ama düşününce gerçektende doğru...Evettt;1)Genellikle daha mmodern,daha özgür erkekler boxer 2)Rahat görünen ama değişime kapalı ve daha muhafazakar erkekler slip 3)Orta yaş bunalımında ve genellikle aşırı cinsel eğilimi olanlardaysa çamaşır kullanmama durumu tespit edilmiştir.Duyrulur!!

Cuma, Haziran 03, 2005

bademciklerim....

Ne yazacağımı bilmiyorum aslında ama yazmak istediğim kesin.Gerçi günün en güzel haberi herhalde yağmurun dinmiş olması olmalı.Ben bir an için gökyüzünde büyük bir delik açıldığını falan düşünmüştüm.Ve tabi hiç kapanmayacağını da.Ama yağmurun dinmesine hiç sevinemiyorum ne yazık ki.Çünkü dün ilk güneşle kendimi korta attım ve şimdi bademciklerim şiş bir halde dolaşıyorum,bu da şu demek oluyor ki bugün evden çıkamıycam.OFFF...NE BAHTSIZ KIZIM BEN YA..
Bide tuhaf bi durum daha var son günlerde bende.Artık geceleri dışarı için gelen tüm teklifleri bir sürü bahaneyle red etmem.Sanırım tamtmen tükenmişlik sendromu yaşıyorum.
Evet,galiba çalışma zamanı,bir görüşmem var,artık öğleden sonra devamı...

Çarşamba, Haziran 01, 2005

Dayanamıyorumm....

Artık daha fazla denetliyemiyorum göz kapaklarımı.Benden izinsiz kapanmak üzereler.İş hayatı ilk defa bu denli zor geldi.Üniversite de uykusuz kaldığım tek bir gin olmamıştı.Sabah derslerine katıldığım da olmamıştı.Ama şimdi tam 7:30 da kalkıyorum.Ama bi türlü kendime gelemiyorum...Üstelik dün işten çıkıp tam iki saat tenis oynadım.Sanki topa vurdukça burdan uzaklaşıp, çokkk uzaklara gidermiş gibi..Vurdum , vurdum...Ve sonunda burnuma gelen bir topla kendimi kortta buldum.
Partnerim beni sakatlamak üzereydi.Ve beni etkilemek için gösterdiği tüm çaba bir anda yok oldu.Ama bandajlı bir burunla beni kim beğenirdi ki..Sanırın numarasını almamakla hata ettim.Yani biraz daha sert vursaydı topa,cebteydim...
Mi acaba ???

Salı, Mayıs 31, 2005

Bunalttı beni artık....

Artık canımı sıkmaya başladı bu çocuk.Gerçekten de "çocuk" bu çünkü...Ne istediğini bilmiyor.Hala gelgitlerinden kurtulamamış.Ve tipik enerji vampirlerinden malesef.Ne zaman arama yada mesajını görsem gerçekten kan beynime sıçrıyor...Bakalım bekliyip görcez ne olacak???

Cumartesi, Mayıs 28, 2005

Mat'i özledim;

Mat'i özledim...Her kapıyı açışımda sıcacık sarılışını,uzun kulaklarını,sevimli burnunu,mamasını hazırlarken sabırsızlanışını,sabahları uyandığımda üstüme atlayan o koca gövdeyi özledimmmmm.
Hiperaktif köpeğim benim,sen benim en iyi ev arkadaşım olmuştun...
Sabah yatakdan kazındım yine.Gözlerim hala yarı kapalı.Normalde bu hava Mat'in havasıydı.Ama kendmi eve kıapatmamakta kararlıyım.Ya sinemaya yada tenise gitmeliyim.Yada telefonumu kapatıp,üç beş film cd si alıp,tembellik yaparım.
OFFFFFF.....Mat'i kesinlikle özledim...

oyun....

İnsanları tanımak istemiyorum.Açıldıkça yüzlerinin perdeleri ve gün ışığı çarptıkça gizli köşelerine ürkütüyor beni gördüklerim.Ben o sahte hallerini daha eğlenceli buluyorum.Ama uzun süre gizleyemiyor kimse gerçekleri ve bu yüzden gitgide daraltıyorum etrafımdaki çemberi...Tek şansımsa sanırım en azından özel yaşamımda sayısının az olması bu yaratıkların,en acısıysa çoğunun hemcinslerim yani kadınlar arasından çıkması.
Kim demiş oyun sadece çocuklara göre diye.Siz bide yetişkinleri görün.Büyüdükçe eğlenmeyi unuttuğumuz kesin.Bizim tabu gecemiz meğer ne faydalı bişeymiş.Herkes döktü ortaya hırslarını,hazımsızlıklarını.Ama ne eğlendim anlatamam.Ara sıra tekrarlamak gerekiyor anladığım kadarıyla..

Perşembe, Mayıs 26, 2005

Ne filmdi ama,

Gayet sıradan ama bir o kadar da rahatlatıcı bir gece geçirdim dün.Önce kendime özenli bir sofra kurdum,ardından da uzun bir banyo keyfi armağan ettim.Ve nefis bir film izledim.Aslında beklediğim bir misafir vardı ama onun gelmemesi bile üzmedi beni.Yani filmden o denli zevk aldım ki onu bile unuttum.
Tabi bu filmden bu derece zevk almış olmam kafamı karıştırmadı değil.Çünkü bahsettiğim film "Kill Bill"...Düşünüyorum da bu derece beğenmemin iki sebebi olabilir.Birincisi;belki farkında olmadan şiddeti kanıksamiş olmam..İkincisiyse;her sahnenin gerçekten de son derece özenli olması.Yani basit bir cinayet,sanki müthiş bir tablo.Şiddet insanın gözüne sokulmuyor,parçalanan insanlar gayet doğal geiyor size.Doğrusu bu tip sahneleri parmakları arasına izlenerek izleyen ben müthiş heyecanlı bir şekilde baktım ekrana.Ve daha önce izlemeyerek ne çok şey kaçırdiğimi farkettim.
Tabi dün üzüldüğüm şeyler de olmadı değil,malesef bir arkadaşımın erkek arkadaşının ondan daha düşünceli davranması beni bi hayli kırdı.Ve neden erkekleri daha çok sevdiğimi tekrar anladım......

Çarşamba, Mayıs 25, 2005

o tür....

Önceden hiperaktif olduğumu düşündüren pek çok şey vardı kendimde gözlemlediğim.Sanki oturduğum yerde bir çivi varmış gibi asla sabitlenemezdim masamda.Tabi ki özel yaşamımda buna paralel gitmekteydi..Hoş hala pek bir şey değişmedi ya...Oysa dün akşam;Bir anda bir şey farkettim.Sanırım ben bir manik depresifim!
Dün tüm gün boyunca hem ağladım,hem güldüm.Eve geldim yine aynı.Sanki vücudum başka birinin kontrolündeydi ve her düğmeye basışda gözlerim doldu.Ama tüm bunları sağlayan şeyleri nihayet isimlendirdim.Malesef "yönetmelik"denen bir öğütücünün içine hapsolmuş durumdayım.Ve sanırım düğmelerim onun elinde...Sonra etrafımdaki yapay beyinli erkekler.Ne çok varmış bunlardan.Neden dünyada bu kadar yararlı şeyin nesli tükenirken bunlar ha bire çoğalıyor böyle.Kim demiş insanların boş zamanı yok diye.Boşluklar tamamen bunları çoğaltmaya ayrılmış bence.Bendeki o enterasan mıknatısda tamamen o türü çekmeye kilitlenmiş durumda...
Biliyorum,babam haklı,ben hiç normal olmadım...
Ama üzgünüm babacım,büyümeyi ve senin deyiminle normalleşmeyi hiç düşünmüyorum.
Ve artık kendimi Blade misali bu yapay beyinlileri yok etmeye adıyorum....

Salı, Mayıs 17, 2005

Merhaba;

Başlangıç için uygun bir uygun bir gün mü çok da emin değilim aslında.Zaten ne zaman kendimizi yeni bir başlangıca hazır hissederiz ki!!!
Bugün gayet sıradandı aslında ama yarın başka olacak biliyorum.Çünkü ne zamandır istediğim şeyi yapacak ve ailemi ziyaret edeceğim.Ve en güzeli bu ziyaretin sonunda beni çok özleyen biri olacak burada.Eee, biraz megalomanca belki ama özlenilmek şu sıralar gerçekten beni memnun edecek bir duygu...Ve pek çok şeyi öylece bırakıp,uzaktan izlemek..