Perşembe, Nisan 12, 2007

Günün ikinci yarısı..

Yemeğimizi yedik,kavgamızı ettik,Kılıç kalkan ne gerekliyse kuşanıp büyk taarruza çıkıldı.Netice;iki yaralı kalp bi de harap olan sinirler.Restorandaki ağlama krizi,garsonların acımsı bakışları hariç tabi.Çarpılan bir araba kapısı ,gıcırdıyan tekerleklerden anlaşılan öfkeli ayrılış kızın ardından..Netice kimse birbirini anlamadı,kimse kendini anlatamadı..İletişim kanallarımızı açmak yerine savunmaya geçince böyle oluyor işte..
İş yerinde odaya atıp kapağı,ağlayarak boşaltıp hıncını kendinden atılan bir mesaj..Sonuç mutululuk gelsin diye kapına,bastırılan kırgınlıklar birikintisine eklenen bir damla daha..
Sevgili;sevilmeli ve sevdirmeli yaşamı değil mi?Aşk insanı bağlamalı hayata..
Zorla, gözyaşları arasında didiklenen bir parça tavuğun ardından yutulan sakinleştiriciler..Netice:Mide de bulantı ve muhtemelen hastanelik edecek ağrılar..
Aşk hayatı sevdirmeli değil mi..Canına can katmalı insanın..
Keşke kızın çarptığı kapının ardından biri seslenebilseydi kıza,alabilseydi kollarına..HIçkırıklarını hapsedebiseydi oraya..Aşk şefkat mi?..
Hayır,aşk yeryüzündeki en acımasız duygu..

Hiç yorum yok: